Trafik Sigortası Hasarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Trafik Sigortası Hasarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Geçiş Üstünlüğü

Ülkemizde ambulans, itfaiye hatta siren takan bir çok özel ve kamu kuruluşuna ait araçlar geçiş üstünlüğü haklarını hoyratça kullanabiliyorlar.Bu sebeple kurallara uyan bir çok araç sürücüsü mağdur pozisyona düşebiliyor.Aslında aşağıda belirtilen Karayolları Trafik Kanununun 71.maddesinde geçiş üstünlüğüne sahip araçlar ve kuralları açıkça belirtilmiş olup bu hakkın kullanımı üç şarta bağlıdır.

1- En önemlisi bu hak, halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmamak şartı ile kullanılabilir örneğin bir ambulans ne olursa olsun 180 km hız ile kavşağa kırmızı ışıkta giremez 

2- Duyulur ve görünür geçiş üstünlüğü işaretini vermek şartı ile kullanılır.Yani tepe lambası herkesin göreceği şekilde ışıklandırılmış çalışır durumda olmalı ayrıca mutlaka siren sesi de kullanılmalıdır sadece birinin olması yeterli değildir her ikisi de normal koşullarda duyulacak ve görülecek şekilde çalışır vaziyette olmalıdır.

3- Zorunluluk olmadığı hallerde geçiş üstünlüğünü kullanmak yasaktır dolayısıyla kaza sonrasında görevli olduğunu iddia eden araç ihbar kaydını ve ihbarın acil olduğunu ispatlamalıdır yani siren ve lambası çalışır olsa dahi zorunlu hali ayrıca ispatlaması gerekir.

Ancak bu üç halde bu araçlar, Kanun ve yönetmelikte yazılı trafik kısıtlama ve yasaklarına bağlı değildir.Yani bu hallerde örneğin normal hızı sınırın aştığı için bu araçlara ceza yazılamaz ancak kaza var ise kusur tayini hususunda mutlaka halkın can veya mal güvenliğini tehlikeye sokmamak şartı ile kullanılabileceği dikkate alınmalıdır.

Aşağıda bu konuda Yargıtay'ın örnek bir ictihadı bulunmaktadır.Bu tür durumlarda her somut olayın uzman bir avukat tarafından belgelerle incelenerek dava konusu yapılması hak kayıplarına sebebiyet vermeyecektir.

2918 S.lı Karayolları Trafik Kanunu MADDE 71

GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜNE SAHİP ARAÇLAR VE SÜRME KURALLARI:

Geçiş üstünlüğüne sahip araçlar öncelik sırasıyla şunlardır:

       a) Cankurtaran araçları, yaralı veya acil hasta taşıyan araçlar,       b) İtfaiye araçları,       c) Hükümlü veya sanığı takip eden veya emniyet ve asayişi korumak için acele olay yerine giden zabıta araçları,       d) Bir trafik suçu işleyerek kaçan aracı takip eden veya trafik güvenliğini koruma veya trafik kazasına el koyma amacıyla olay veya kaza yerine gitmekte olan görevlilere ait araçlar,       e) Alarm sırasında sivil savunma hizmetlerinde görevli bulunan araçlar,       f) Koruma ile görevli ve korunan araçlar,       Bu araçlar görev halinde iken geçiş üstünlüğü hakkına sahiptir.       Bu hak, halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmamak, duyulur ve görünür geçiş üstünlüğü işaretini vermek şartı ile kullanılır.       Bu araçlar, bu Kanun ve yönetmelikte yazılı trafik kısıtlama ve yasaklarına bağlı değildir.       Bunların birbirleriyle karşılaşmalarında birinin diğerine göre geçiş üstünlüğü yukarıda yazılı olan sıraya göredir.       Zorunluluk olmadığı hallerde geçiş üstünlüğünü kullanmak yasaktır.       (Değişik fıkra: 21/05/1997 - 4262/4 md.) Zorunluluk olmadığı halde gereksiz geçiş üstünlüğü hakkını kullanan sürücüler 1 800 000 lira para cezası ile cezalandırılırlar.


YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2001/7303 K. 2001/8378 T. 13.12.2001

DAVA : Davacı Hüseyin Erdem vek.Av.Hasip Şenalp ile davalılar 1-Öztunçlar A.Ş. 2-Mevlüt Akbaş vek.Av.Alaaddin İnal arasında görülen dava hakkında Konya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.4.2001 gün ve 386-306 sayılı hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 4.7.2001 gün ve 4780-5188 sayılı ilamına karşı taraf vekillerince süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı aracının ışıklı kavşakta kendisine yeşil ışık yandığı sırada geçtiği, davalının da kırmızı ışıkta geçtiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı vekili müvekkili Mevlüt Akbaş'ın kullandığı özel araçta hasta olduğunu, bu hastanın hastaneye yetiştirilmesi amacıyla işaret vererek geçiş üstünlüğünü kullanarak kırmızı ışıkta geçtiğini ve tüm kusurun davacıda olduğunu savunmuştur.Karayolları Trafik Kanununun 71.maddesinde geçiş üstünlüğüne sahip araçlar ve kuralları açıkça belirtilmiş olup, anılan maddede yaralı veya acil hasta taşıyan araçların geçiş üstünlüğüne sahip olduğu belirtilmişse de, bu hakkın halkın can veya mal güvenliğini tehlikeye sokmamak şartı ile kullanılabileceği vurgulanmıştır. Işık ihlali yaparak kırmızı ışıkta geçen davalının tam kusurlu olduğunun kabulü gerekirken aksine düşüncelerle yetersiz bilirkişi düşüncesine dayanarak davacının da 2/8 oranında kusurlu kabul edilmesi doğru olmayıp hükmün bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekirken, ilamda yazılı gerekçe ile onandığı anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 4.7.2001 gün ve 2001/4780 Esas, 2001/5188 sayılı onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine, evvelce alınan onama harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.12.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Devamını Oku

Trafik Sigortası Alkolden Kaynaklı Rücu Talebi


Alkollü araç kullanımı sebebiyle Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesinden üçüncü şahıslara kusur nispetinde ödenen tazminatın mektup / dava / icra takibi yoluyla rücuen sigorta ettirenden / sigortalıdan / araç sürücüsünden / araç ruhsat sahibinden / İşletenden  geri istendiği takdirde kaza anındaki alkol seviyesinin rücuya uygun olup olmadığını bu yazımla incelemeye çalıştım.

Bu tür durumlarda kendisine rücu talebi gelenlerin uzman bir avukata danışarak her somut kaza farklı özellikte olduğu için yardım almasında büyük fayda vardır.

Ayrıca bu konuyla ilgili diğer yazılarıma da aşağıya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Ticari Araçlarda Alkol Sorunu 

Kasko ve Alkol Üzerine Kapsamlı Bir İnceleme 

Promil Değeri Nedir Kanda Nasıl Azalır ?  Promil Ölçümlerine İtiraz Yolu Var Mı ?

Adli Tıp Açısından Güvenli Sürüş Yeteneği

 Rücu talebi geldiğinde dikkat edilecek hususlar ?


Alkolün vücuttaki metabolizma hızı cinsiye, yaş, kilo, eşlik eden hastalık, ilaç kullanımı, alkol kullanım alışkanlığının düzeyi vb etmenlerle değişkenlik göstermekle birlikte adli tıbbi uygulamada saatte 15 mg/dl olarak kabul edilmektedir.

Alkol kişinin cinsiyetine, yaşına, vücut kütlesine, alkol tüketim alışkanlığına, alkol eşliğinde tüketilen gıdaların içeriğine bağlı olarak farklı etkiler gösterebilmektedir. Etil alkol esas olarak merkezi sinir sistemi depresanı olarak etki eder. Ancak düşük dozlarda ilk olarak inhibitör merkezler etkilendiğinden stimülan etki dikkati çeker. Kan alkol değeri 10–50 mg/dL olduğunda düşüncede açıklık, kendine güven, atılganlık, konuşkanlık, iyimserlik ve rahatlık ön plandadır.

Kan alkol seviyesinin artmasıyla yüksek fonksiyonlardan başlayıp, vejetatif fonksiyonlara doğru yayılan ilerleyici bir depresyon gelişir. Başlangıçta muhakeme gibi yüksek fonksiyonlar etkilenir. Bunu kas koordinasyonunu içeren otonomik fonksiyonların etkilenmesi izler. Klinik bulgular her zaman kan alkol seviyelerine bağlı değildir. Kronik alkoliklerde yüksek kan alkol seviyesine karşın, alkole karşı gelişen tolerans, önemli bir klinik bulgu görülmemesine yol açabilir.

Alkol kullanma alışkanlığı olmayan ve alkole karşı tolerans gelişmeyen kişilerde alkol alındığı zaman normalden daha şiddetli belirtiler meydana gelir. Hatta bir kişide, farklı zamanlarda ölçülen aynı kan alkol konsantrasyonlarında farklı semptomlar görülebilir. Bu nedenle kan alkol konsantrasyonlarına göre belirlenen klinik bulguların kesin bir tablosunu yapmak mümkün olmasa da aşağıda gösterilen kan alkol konsantrasyonlarına göre belirlenen klinik semptomlar oldukça yararlı olacaktır. Etil alkolün kan alkol konsantrasyonlarına bağlı olarak ortaya çıkan merkezi sinir sistemine etkileri şu şekildedir:

·      10–50 mg/dL: Düşüncede açıklık, kendine güven, atılganlık, konuşkanlık, iyimserlik.

·      50–100 mg/dL: Serebellar ve motor hareketlerde hafif bozulma, yüksek komplike iradeli     fonksiyonlarda bozulma, fazla konuşma, gülme, hafif duygusallaşma.

·      100–150 mg/dL: Hareketlerde uyumsuzluk; konuşma, yürüme bozukluğu, huzursuzluk.

·      150–200 mg/dL: Belirgin sarhoşluk, amaca yönelik koordine hareketlerin belirgin olarak yapılamaması, ataksiler, mide bulantısı.

·      200–300 mg/dL: Retiküler aktive edici sistem hareketlerinde bozulma, kusma, baş dönmesi, kan basıncında düşme, solunumda bozulma, konfüzyon-amnezi, uzun horlamalı uyku dönemi, komaya yakın tablo.

·      300–350 mg/dL: Kusmaya bağlı aspirasyon tehlikesi, stupor, koma.

·      >350 mg/dL: Yüzeysel ve düzensiz solunum; kalp atımı alınamayan kan basıncında ileri derecede düşme; solunum depresyonuna bağlı olarak yavaş yavaş gelişen ölüm.

Bu gruplanmadan da anlaşılacağı gibi, alkol seviyesi 0.5 promili geçtikçe motor ve serebellar fonksiyonlar bozulmaya başlayıp, alkol seviyesinin artması ile birlikte daha da bozulmaktadır. Ancak kan seviyesi 1 promili geçtikten sonra cinsiyet, yaş, vücut kütlesi, alkol tüketim alışkanlığı, alkol eşliğinde tüketilen gıdaların içeriklerinden bağımsız olarak motor ve denge üzerine bozucu etkileri görülmektedir.

Nitekim Almanya’da 1.1 promili düzeyinin üzerindeki alkol seviyelerinde, gerçekleşen kazalarda alkolün mutlak suretle etkisinin olduğu kabul edilmektedir.

Bu konudaki yazım :


Yine benzer şekilde ülkemizde 2009 yılında yapılan “Türk Ceza Yasasına göre alkollü araç kullanmanın güvenli sürüş yeteneğine etkileri” konulu çalıstay sonuç bildirgesinde; “ülkemizdeki ve dünyadaki bilimsel çalışmaların incelenmesi sonucunda görülmüstür ki; alkol güvenli sürüş yeteneğini kişiden kişiye değişmekle beraber 0.30 promil duzeyinden itibaren olumsuz etkilemektedir. Türk Ceza Yasası 179/3. maddesi kapsamında alkollü araç kullanmanın güvenli sürüş yeteneğini bozduğu sınır başka bir değişle trafıkte tehlikelilik sınırı (kim olursa olsun etkilenecek düzey) 1.00 promil (g/l),  kabul edilmelidir. Bu sınırı geçmiş kan alkol düzeyinde bir sürücünün, güvenli sürüş yeteneğinin bozulduğunun kabulü gerekir. Ayrıca adlı tıbbı muayene ile bunun belirlenmesine gerek olmamalıdır.” ifadeleri yer almaktadır .(Türk Ceza Yasasına göre alkollü araç kullanmanın güvenli sürüş yeteneğine etkileri Çalıştay Sonuç Bildirgesi, Adli Bilimler Dergisi Aralık 2009).


Dolayısıyla Kasko ve Trafik Sigortası hasarlarına konu olan alkollü trafik kazalarında özellikle Trafik Sigortası rücüsuyla ilgili aşağıda yer alan bir çok Yargıtay Kararında olduğu gibi kaza ile alkol arasındaki illiyet bağı araştırılarak alkol raporunda kayıtlı bulgulara göre kaza anındaki alkol düzeyinin tespiti ve bu düzeyin sürüş emniyeti üzerine olan etkisi hakkında  belirtilen promil alkol düzeyinin, motor ve serebellar fonksiyonları bozarak güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracak düzeyde olup olduğunun kusur oranı da dikkate alınarak uzman bir hukukçu ve adli tıp uzmanı gözetiminde incelenmesi faydalı olacaktır.



Y A R G I T A Y  17.HUKUK DAİRESİ  ESAS KARAR  2010/ 5019 2011/1888


Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının işleteni ve sürücü olduğu araçla yaptığı kaza sonucu davacının, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olarak ölen yolcu Lokman için 6.869 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve yaralanan Mehmet Sait için 17.440 TL maluliyet tazminatı ödediğini, kaza anında davalı alkollü olduğundan rücu hakları bulunduğunu belirterek, 24.309 TL.nin ödeme tarihi 17/11/2005 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile, 24.309,00 TL'nin ödeme tarihi 17/10/2005 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuan destekten yoksun kalma ve maluliyet tazminatı istemine ilişkindir.

Davacı vekili sürücünün 4/8 oranındaki kusuruna göre ödediği tazminatların rücuan tahsilini talep etmiş, Nöroloji Uzmanı, Hukukçu ve İTÜ öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyeti 14.7.2008 tarihli raporlarında "davalı sürücünün alkolün etkisi altında kaza yaptığı” belirtilmiştir. Mahkemeninde itibar ettiği, ceza davasında KGM fen heyetinden alınan 18.2.2005 tarihli raporda ise davalı sürücü Ali Ekber’in 4/8, plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün 4/8 kusurlu olduğu bildirilmiştir.


2918 sayılı KTK.nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.

Ayrıca Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirir olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.

Bununla birlikte Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK'nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.

O halde, zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK'nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.

Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)

Somut olayda kazanın oluş şekli, tarihi ve yeriyle ilgili hususlarda bir çekişme bulunmamaktadır. BK 53 maddesi uyarınca Hukuk hakimi, Ceza Mahkemesince tespit edilen kazanın oluşumunda plakası tespit edilmeyen aracında etkisi olduğuna dair maddi vaka olgusu ile bağlı olup, kesinleşen ceza davasında alınan 18.2.2005 tarihli rapor gereği davalı sürücü Ali Ekber’in 4/8, plakası belirlenemeyen araç sürücüsü 4/8 kusurlu olduğuna göre kazanın salt alkolün etkisi ile meydana geldiğinin kabulü mümkün değildir. Kaldı ki; 4/8 kusur oranına göre alınan aktüerya raporuna da davacı tarafın itirazı olmamıştır. Bu nedenle davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

2-Bozma kapsamına göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ; Yukarıda 1.bendde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA , 2.bendde yazılı nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 3.3.2011 günü oybirliği ile karar verildi.


Trafik Sigortası alkol geri alma
trafik sigortası ne kadar öder 2012

trafik sigortası ne kadar 2013
trafik sigortası ne kadar karşılar
trafik sigortası ne kadar öder 2013

zorunlu trafik sigortası kazada ne kadar öder
zorunlu trafik sigortası ne kadar 2012
trafik sigortası ne kadar oldu
trafik sigortası ne kadar 2012
¦trafik sigortası kazanın ne kadarını öder 2013
¦ölümlü kazalarda trafik sigortası ne kadar öder
¦trafik sigortası kaç paraya kadar karşılıyor
¦trafik sigortası kazanın ne kadarını öder
¦Trafik Sigortası Ne Kadar
¦zorunlu trafik sigortası kazanın ne kadarını öder
¦trafik sigortası ne kadara kadar öder
¦trafik sigortası kazada ne kadar öder

trafik sigortası rücu şartları
zorunlu trafik sigortası rücu

Devamını Oku

Trafik Kazası Sigorta Tazminat Haklarınız

Trafik kazası geçirdim haklarım nelerdir ? Trafik kazası sonucu mağdur oldum  haklarım nedir ?Trafik kazası geçirdim ne kadar tazminat alırım ? Kaza mağduruyum haklarımı nasıl araştırayım ?Ölümlü trafik kazalarında tazminat ne kadar ? Yaralamalı trafik kazalarında tazminat alabilir miyim ?
Trafik kazalarında sigortaya başvuru, Trafik kazalarında tazminat için zaman aşımı, ne kadar gibi onlarca soru sorarak zaten kazadan dolayı mağdur olan kişiler maalesef  bir de kendini türlü sıfatlarla tanıtıp evlerine gelen kişilerin çeşitli vaatlerine kanarak mağdur olabiliyorlar yaşanan bir mağduriyet örneğinin linki aşağıda verilmiştir

http://www.sigortagundem.com/haber/sigorta-sirketlerini-dolandiriyorlar/202765


Bir yakınızı trafik kazasında kaybetti iseniz tazminat hakkınızın olup olmadığı hususunda mutlaka öncelikle uzman bir avukat ile görüşmelisiniz sizinle temasa geçen ve çeşitli vaadlerde bulunan kişilere asla itimat etmeyiniz.

Bir avukatın size karşı yanıltıcı beyanda bulunması, tazminatınızı elinden alması çok küçük bir olasılıktır zira baroya kayıtlı olan ve açık adresi bulunan Avukat hakkında meslekten atılmaya kadar varabilecek disiplin işlemleri yapılır.Hiç bir avukat sizin tazminatınız için mesleki geleceğinden vazgeçmez.

Ancak herhangi bir yasal tanımı ve hukuk eğitimi almamış , avukat olmayan kişiler geçmişte bir çok kişiyi mağdur etmiş bazı zamanlarda tazminatın tamamını aldıktan sonra ortadan kaybolmuştur.

Maalesef çeşitli Şirketler kurarak avukatlık kanununa aykırı faaliyet gösteren kurum ve kişiler mağdurlara avukatların çok para / masraf isteyeceğini, kendilerinin sigorta şirketlerinde tanıdıkları olduğunu çok daha kısa sürede daha yüksek tazminat alacaklarını iddia etmektedirler.Hatta maluliyet dosyalarında kendilerinin hastaneden yüksek oranlı rapor çıkartıp tazminatı fazla çıkartacaklarını iddia ederek maalesef mağdurları dolandırıcılığa sevk ettikleri durumlarda söz konusu olmaktadır.

Avukatların talep ettikleri ücret ile bu kişilerin talep ettikleri ücret arasında iddia edildiği gibi farklar olmadığı gibi bu kişilerin sizlerin yanılttığı bu yüzden tazminatın alınamadığı ya da eksik alındığı durumlar her zaman daha çoktur.

Aşağıda nasıl sigorta şirketlerine başvurabileceğinize dair yazımla Trafik Kazası ve Sigorta hakkında yazdığım yazılara ulaşabilirsiniz.

Sürekli sakatlık, geçici işgöremezlik, ölüm tazminatı, manevi tazminat, kan parası vs. adlarda belirtilen tüm tazminat haklarınızla ilgili sormak istediğiniz hususlarda da benimle temasa geçebilirsiniz.


Sigorta Şirketine Tazminat Başvurusu Nasıl Yapılır ?

Trafik Kazası Sonrası Başvuruda Uzlaşmadan Önce Nelere Dikkat Etmeliyim ?

Ceza Davasında / Savcılıkta / Karakolda Uzlaşma Formu İmzalamak Uzlaşmak Ne Demek ?

Sigorta Teminat Limitleri Ne kadar ?

Gelir Beyanı Nedir ? Muhtardan Alınan Gelir Beyanı Ne Demek ? Gelirimi Nasıl İspatlarım?

Hatır Taşıması Nedir ? Akrabamın / Ailemin Aracında Yolculuk Yaparsam Tazminat Alabilir miyim ?

Kusura Nasıl İtiraz Edebilirim ? Kaza Tespit Tutanağı Nasıl Değişir ?

Tedavi Masrafları ,Bakıcı Gideri, Çalışamadığım Günlerin Zararını Nasıl Karşılarım ?






Devamını Oku

Tamirhaneye Bırakılan Aracın Yanması


Araç işleteninince tamirhaneye onarım için bırakılan araçta meydana gelen zararlardan sorumlu eser sözleşmesi uyarınca özen yükümlülüğü gereği sorumlu olacağı açıktır ( Kusursuz sorumluluk değil ) . Bu durumda araç sahibi ile tamirhane sahibi veya işçisi arasında bir bağımlılık yoktur. Araç sahibi ile tamirhane sahibi arasındaki ilişki bir eser sözleşmesidir.

 

Kusursuz sorumluluk değil ağırlaştırılmış bir kusur sorumluluğu vardır.Yüklenicinin diğer yan ( tali ) borçlarına nazaran daha genel nitelikte olan bu özen borcundan kurtulabilmesi için sonucun meydana gelmemesi için gereken tüm özeni göstermiş olması gerekmektedir.

 

 

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/2226

K. 2002/3142

T. 18.3.2002

• ARAÇ İŞLETENİN SORUMLULUĞUNUN BULUNMAMASI ( Onarım İçin Tamirhaneye Bırakıldığı Süre İçinde Aracın Sebep Olduğu Zarardan Tamirhane Sahibinin Sorumlu Olması )

• TAMİRHANE SAHİBİNİN ARAÇ İŞLETEN GİBİ SORUMLULUĞU ( Onarım İçin Tamirhaneye Bırakıldığı Süre İçinde Aracın Sebep Olduğu Zarardan )

• ESER SÖZLEŞMESİ NİTELİĞİ ( Aracın Tamir İçin Tamirhaneye Bırakılması - Bu Süre İçinde Doğan Zarardan Araç İşletenin Değil Tamirhane Sahibinin Sorumlu Olması )

• TRAFİK KAZASI SONUCU ÖLÜM NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ ( Aracın Tamirhaneye Bırakıldığı Süre İçinde Sebep Olduğu Zarardan Tamirhane Sahibinin Sorumluluğu )

2918/m.104

818/m.355

ÖZET : Karayolları Trafik Kanunu' na göre araç işleten onarım için bırakılan aracın sebep olduğu zararlardan sorumlu değildir. Araç sahibi ile tamirhane sahibi arasındaki ilişki bir eser sözleşmesi olduğundan araç sahibinin tamir süresince ilişkisi tamamen kesilmiş ve işleten sıfatı geçici olarak kalkmıştır. Artık tamirhane sahibi işleten gibi sorumlu olur.

 

DAVA : Davacı Ziya Şahin Y. ve diğerleri vekili Avukat Şükrü Işık tarafından, davalı Yusuf İ. ve Ahmet H. aleyhine 8/10/1999 gününde verilen dilekçe ile ölümle sonuçlanan trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 2/5/2001 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı Ahmet H. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

 

KARAR : Dava, ölümle sonuçlanan trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karar davalı Ahmet H. tarafından temyiz edilmiştir.

 

Dava konusu olaya neden olan araç, trafikte davalı Ahmet H. adına kayıtlıdır. Ancak davalı aracını diğer davalı Yusuf İ.'in işlettiği tamir servisine bıraktığının ve olayın bu sırada meydana geldiğini bildirmiştir.

 

Karayolları Trafik Kanunu'nun 104. maddesi araç işleteninin onarım için bırakılan aracın sebep olduğu zararlardan sorumlu olmayacağı kuralını getirmiştir. Bu durumda araç sahibi ile tamirhane sahibi veya işçisi arasında bir bağımlılık yoktur. Araç sahibi ile tamirhane sahibi arasındaki ilişki bir eser sözleşmesidir. Bundan dolayı araç sahibi olan kişinin tamir süresince ilişkisi tamamen kesilmiş ve işleten sıfatı geçici olarak kalkmıştır. Artık tamirhane sahibi işleten gibi sorumlu olur.

 

Davalı Ahmet H.'ın aracını tamir için diğer davalının tamirhanesine bıraktığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Araç üzerinde hakimiyeti bulunmadığı bir sırada kaza olduğundan sorumlu tutulamaz. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan davalı Ahmet H.'ında tazminatla sorumlu tutulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.

 

SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/3/2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1998/3238

K. 1998/3801

T. 12.10.1998

• YÜKLENİCİNİN SORUMLULUĞU ( Koruması Gerektiği Aracın Teslimden Önce Çalınması )

• ESER SÖZLEŞMESİ ( Yüklenicinin Koruma Yükümlülüğünde Olan Aracın Teslimden Önce Çalınması )

• YÜKLENİCİNİN ÖZEN BORCU ( Teslim Edene Kadar Eseri Koruma Borcu )

818/m.321,356/1,360

ÖZET : Yüklenicinin koruma yükümlülüğünde olan aracın teslimden önce çalınmış olması, iş sahibinin tesellümden temerrüt ettiği iddia ve kanıtlanmış olmadıkça yükleniciyi sorumluluktan kurtarmaz.

 

Aracın çalındığı tarihteki değerinin uzman bilirkişiye tesbit ettirilerek hüküm altına alınması gerekir.

 

DAVA : Hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

 

KARAR : Davacı iş sahibi, tamir için davalılara bırakılan pat pat motoru ve arabasının davalılara ait atölyeden çalındığını ileri sürerek, aracın aynen teslimini, olmadığı takdirde bedeli olan 450 milyon liranın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı yükleniciler ise, arabanın tamirhanenin önünden çalındığını ve dolayısıyla kusursuz olduklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

 

Mahkeme, aracın davalılara ait tamirhanenin önünden meçhul kişilerce çalındığının anlaşılması nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.

 

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

 

Dava, istisna ( eser ) sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

 

Borçlar Kanunu'nun 356/I. maddesi uyarınca yüklenicinin sorumluluğu, genel olarak, işçinin hizmet akdindeki sorumluluğuna dair olan hükümlere ( BK.m. 321 ) tabidir. 356/I. maddedeki bu borç, yüklenicinin "Özen" borcudur. Yüklenicinin bu borcu, akdi ilişkinin ( eser sözleşmesi ) kurulması aşamasından başlar, eserin ( somut olayda tamir edilmiş olan aracın ) iş sahibine ( davacı ) teslim edildiği ana kadar devam eder.

 

Yüklenicinin diğer yan ( tali ) borçlarına nazaran daha genel nitelikte olan bu özen borcunun içerisinde, teslim edildiği ana kadar eseri koruma yükümlülüğü de vardır. İş sahibi, onu tesellümden temerrüt etmiş olmadıkça, yüklenici, aracın kaybından tam olarak sorumludur.

 

Özen borcuna aykırılık nedeniyle yüklenicinin sorumluluğu, eser teslim edilmiş olsa dahi, sonuç sorumluluğu, başka bir anlatımla, ayıba karşı tekeffül ( BK. m. 360 ) sorumluluğu olarak ortaya çıkar.

 

Somut olayda, davalı yüklenicilerin koruma yükümlülüğünde olan araç, teslimden önce çalınmıştır. İş sahibinin onu tesellümden temerrüt ettiği iddia ve kanıtlanmış değildir. Aracın çalınmış olması, yüklenicileri sorumluluktan kurtarmaz.

 

O halde, aracın çalındığı tarihteki halihazır değerinin, bu işten anlayan uzman bilirkişiye tesbit ettirilerek, hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi isabetli olmamıştır. Karar, bu nedenle bozulmalıdır.

 
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle davacı yararına ( BOZULMASINA ), istek halinde ödediği temyiz peşin harcının temyiz eden davacıya geri verilmesine, 12.10.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi
Devamını Oku

Gümrüklü Saha - Tampon Bölge Trafik Kazası Hasarını Hangi Sigorta Poliçesi Öder ?


Gümrük sahasında meydana gelen trafik kazaları öncelikle kazanın meydana geldiği mahal itibarıyla incelenmelidir.

 

Yargıtay karar veririken bu tür karayolu sayılmayan yerlerde bütün verilerin hazırlanmasını, kroki olmasını şart koşuyor.

 

a ) Araç henüz hududu terk etmediyse T.C. hudutları dahilinde meydana gelmiş olabilir.Bu durumda aşağıdaki Yargıtay kararına göre ödenmesi gerekmekte ancak gümrük sahası kamuya kapalı alan bu kararın doğruluğu bu açıdan tartışılabilir.

 

b) Tampon bölge ( yani T.C. hudutlarından araç çıkmış ancak henüz diğer ülke gümrük sahasına girmemiş ) de meydana gelen kazalarda ise bu bölge her iki ülke toprağıda olmadığından problem çıkabilir.Geçmişte bir rücu dosyasında Trafik sigortası da Yeşil Kart sigortası da ödeme yapmamış idi ancak Yeşilkart sigortası ( Motorlu Taşıt Bürosu  )  daha sonra ödeme yaparak dolaylı olarak da bu bölgenin yurtdışı olduğunu kabul etmiş oldu.Kanaatim tampon bölgenin yurtdışı olduğu yönünde zira resmi açıdan  hududun dışında kalıyor.

 

c )Yurtdışı ise kesin olarak teminat dışında kalıyor bu hususuda tutanaklardan anlayabiliriz.

 

Tampon bölgeye hiç bir ülke gümrük memuru polis memuru tutanak vermiyor.

 

Gümrük sahasına ülke gümrükleri tutanak verebiliyor.

 

Sonuç olarak hassas bölgeler olan bu bölgelerde meydana gelen kazaların tam olarak nerede meydana geldiği, tutanağı hangi makamın düzenlediği gibi hususları göz önünde tutarak karar vermenin uygun olacağıdır.

 

 
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2003/2746 K. 2003/8639 T. 2.10.2003

Davacı sigortacı,sigortalı dorsede kaza nedeniyle oluşan hasarı sigorta ettirene ödemiş ve sigortalının haklarına kanuni halef olduğu gibi, ibranamede sigortalının haklarını temlik ettiğini bildirmesiyle sigortalının alacaklarına akti halef de, olmuştur Mahkemece,davaya konu kazanın karayolunda meydana gelmediği ve yetkililerce kaza tespit tutanağı tutulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.2918 sayılı yasanın 3ncü maddesi hükmünde, Karayolu, "Trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi,köprüler ve alanlar"olarak tanımlanmıştır.Davaya konu kaza(hasar) gümrük sahasında meydana gelmiştir.Bu durum karşısında, kazanın meydana geldiği gümrük sahasının bir alan ve dolayısıyla karayolu sayılamayacağından söz edilemez.Kaza tespit tutanağının yetkilerce tutulmaması tek başına davanın reddi sebebi değildir.Şu halde mahkemece,davacıya sigortalı aracın bir kazaya uğradığı kabul edilerek,tarafların kusur oranları ve davacının talep edebileceği zarar miktarının tespiti ile davalı işletenin bu miktardan sorumlu tutulması gerekirken,yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.

2-Öte yandan,Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları'nın 3/g maddesi hükmünde "işletenin aracına veya bu araç vasıtasıyla çekilen römorklara ve yarı römorklara veya çekilen araçlara gelecek zararlar nedeniyle ileri sürülebilecek talepler" teminat dışı sayılmış ise de,burada söz konusu edilen çekilen araçlar maliklerinin iradesi ile çekilen araçlar anlaşılmak gerekir.Davacı taraf, davalı işletenin sigortalı halefinin haberi ve iradesi dışında aracının çekildiğini ileri sürmektedir.Davalı zorunlu trafik sigortacısının sorumluluğunun bu çerçevede incelenip sonucuna göre değerlendirilmesi gerekirken, bunun hakkındaki davanın reddi de isabetli olmamıştır.


 
Devamını Oku

Trafik Sigortası Araçta Taşınan Eşya Zararını Ödemez


KTK.nun 92/e maddesi ve Trafik Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının 3/d maddesi hükümleri uyarınca, trafik sigortası yaptırılmış bulunan motorlu araçta taşınan eşyanın ( yükün ), aracın işletilmesi sırasında oluşan riziko nedeniyle ziya ve hasara uğraması halinde, bu zararlardan zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesini yapan sigortacının sorumlu olmayacağı belirtilmiş bulunmaktadır. Motorlu araçta taşınan eşyanın işletene yahut üçüncü kişiye ait olması bakımından hiçbir fark yoktur. Üçüncü kişi tarafından taşınmak üzere motorlu araç işletenine teslim edilen yük bakımından, taşıtan durumunda olan işleten ile malı taşıttıran kimse arasında TTK.nunda düzenlenmiş bulunan eşya taşıma sözleşmesi ilişkisi vardır. Taşıyıcının sorumluluğu bu gibi hallerde tehlike sorumluluğuna tabi olmayıp, akti ilişkiden kaynaklanan kusur esasına dayandığından, bu tür zarar trafik sigortası kapsamında kabul edilemez

 

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2001/9682 K. 2002/1789 ''...davalı sigorta şirketi, sigortalı emtiayı taşıyan aracın trafik sigortacısıdır. KTK.nun 92/e maddesi ve Trafik Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının 3/d maddesi hükümleri uyarınca, trafik sigortası yaptırılmış bulunan motorlu araçta taşınan eşyanın ( yükün ), aracın işletilmesi sırasında oluşan riziko nedeniyle ziya ve hasara uğraması halinde, bu zararlardan zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesini yapan sigortacının sorumlu olmayacağı belirtilmiş bulunmaktadır. Motorlu araçta taşınan eşyanın işletene yahut üçüncü kişiye ait olması bakımından hiçbir fark yoktur. Üçüncü kişi tarafından taşınmak üzere motorlu araç işletenine teslim edilen yük bakımından, taşıtan durumunda olan işleten ile malı taşıttıran kimse arasında TTK.nun 768. ve onu izleyen maddelerde düzenlenmiş bulunan eşya taşıma sözleşmesi ilişkisi vardır. Taşıyıcının sorumluluğu bu gibi hallerde tehlike sorumluluğuna tabi olmayıp, akti ilişkiden kaynaklanan kusur esasına dayandığından, bu tür zarar trafik sigortası kapsamında kabul edilemez.. ''
Devamını Oku

Trafik Sigortasında Aracın Pert Edilmesinin Mantığı ve Yasal Dayanağı




İki araçlı bir trafik kazasında A aracı %100 kusurlu doğal olarak trafik poliçesi B aracının hasarını odeyecek. B aracının eksperce tespit edilen hasarı 10.000 TL aracın piyasa rayiç değeri 11.500 TL Hasarlı ( Hurda )  değeri  ise 7.000 TL sigorta şirketi 11.500 TL - 7.000 TL = 4.500 TL yi size teklif ediyor.
Bu tür durumlarda ben aracımı yaptıracağım Trafik policesi 10.000 TL'yi ödemek zorunda mı ?
Şeklinde sorular çok sık sorulur.

Bunun yanıtını öncelikle hukukta aramak yerine başka bir gözle bakar isek neden bu uygulamanın yapıldığını daha rahat anlarız.
 
Aracınızın değeri 11.500 TL ise ve siz 10.000 TL ye tamir edip kullanmayı düşünüyorsanız bu işten hiç de karlı çıkmazsınız zira bu kadar hasarlı araba sürekli başınıza iş açar bu yüzden size ödenen 4.500 TL yi kabul eder ve 7000 TL ye sigorta şirketinin bulduğu aracınızı almaya hazır çıkma parçalarla çok ucuza tamir edip satacak sovtajcıya satarsınız yani toplamda 11.500 TL alıırsınız ve gidip kendinize yeni bir araba alırsınız bu arada burada karıştırılan bir şey var 7000 TL hurda bedeli değildir hurdaya çıkan araç yasal mevzuat gereği bir daha tamir edilemez zira trafikten kaydı düşülür 7000 TL ağır hasarlı araç bedelidir trafikten çekme belgesi ile bu araç ağır  hasarlı kabul edilir ve tamir edildikten sonra muayeneye götürür ve tekrar trafiğe çıkarırsınız.
 
Yine karıştırılan bir başka husus da şudur eski model araçlara orjinal ya da eşdeğer parça ile tamir biçerseniz o aracın tamir masrafları çok artar dolayısıyla araç ağır hasarlı gibi görünebilir bundan dolayı eğer 7000 TL ye siz razı olur ve bu bedelden satmak yerine aracın sizde kalmasını isterseniz aracınızı son derece ucuz çıkma parçalarla tamir ederseniz ki bu size ödenecek 4500 TL den bile az olur bu işten karlı bile çıkarsınız sonuçta uygulama bu mantık çerçevesinde gitmektedir.
 
Dolayısıyla bu işlem herkesin menfaatine olmaktadır siz 11.500 TL ye razı olursunuz cebinizde 11.500 TL olur gider kazasız bir araç alırsınız sigorta şirketi 10.000 TL ödemek yerine 4.500 TL öder hasar maliyetlerini azaltarak sektörde daha rekabet eder hale gelir ve daha ucuz poliçe keser 7000 TL  ye alan sovtajcı atıl halde bekleyen çıkma parçaları kullanarak bu aracı tamir edip alıp satar ve bu işten kar ederaraç tekrar ülke ekonomisine kazandırılmış olur.
 
Bütün bu işlemler karşılılı rızaya dayanan yasal işlemlerdir büyük çoğunluk 11.500 TL yi alıp kazalı arabadan vazgeçmeyi seve seve kabul etmektedir.
 
İşin hukuki boyutuna bakar isek Yargıtay İctihatları uyarınca sigorta bir zenginleşme vasıtası değildir dolayısıyla sigortacı gerçek zarardan sorumludur burada sigorta şirketi size aracınızı 7000 TL Ye alacak bir sovtajcı bularak aracınızın hasarlı halinin ekonomik olarak 7000 TL olduğunu size ispatlamış olmaktadır aracınızın piyasa rayici ise 11.500 tl dir bu durumda sigorta şirketi size zararınızın 11.500 TL - 7000 tl = 4500 TL olduğunu söylemektedir sonuçta 7000 TL sahip olduğunuz hasarlı aracın sovtajıdır ve gerçek zarar ilkesi sovtaj düşülmesine olanak sağlamaktadır. Şimdi siz zararınızın 10.000 olduğunu nasıl söyleyebilirsiniz  ?

Trafik sigortası bir sorumluluk sigortasıdır dolayısıyla haksız fiil sonucu üçüncü şahsın maddi kayıplarını telafi etmeyi amaçlar hal böyle iken üçüncü şahsın yukarıda görülen örnekte olduğu üzere aracının onarımı ekonomik olmadığı halde ısrarla aracını tamir ettirmek istemesi karşı tarafa zarar vermeyi amaçladığını gösterecektir ve hakkın kötüye kullanılması olarak nitelenecektir.

Bir an için  sigortayı unutalım böyle bir örnekte siz karşı tarafla davalısınız ve kendisine aracının bedeli ne ise ödeyeceğim aracını bana hasarlı halde teslim et ben de aracını satıp zararı azaltacağım diyorsunuz karşı taraf hayır vermem ben tamir ettiririm sen de mecburen ödeyeceksin diyor.Burada karşı tarafın iyiniyetinden şüphe etmez misiniz ? Unutmayalım hukukta tazminat bir cezalandırma amacı değil maddi kayıpların telafisinin amacıdır.

Hem aracın değer kaybına uğrayacağını da düşünürseniz ısrarla nasıl aracı tamir ettirmek isteyebilirsiniz ?

Zarar tazmin ilkeleri hukukta gerçek zarar ve denkleştirme üzerine kurulmuştur hakim zarar tazmininde bu ilkelere göre hareket eder.Bu sebeple ikinci şıkka hükmedemez aşağıda yer alan Yargıtay Kararları bu hususu belirmektedir.


YARGITAY  4. HUKUK DAİRESİ E. 1987/9417 K. 1988/1949 T. 1.3.1988

Dava dilekçesinde trafik kazası sonucunda hasara uğrayan davacı idareye ait araç için parça bedeli olarak 319.690 lira ve işçilik bedeli olarak 181.310 lira olmak üzere toplam 500.000 liranın ödetilmesi istenilmiştir. Bilirkişi raporunda malzeme bedeli olarak talep olunan miktar uygun görülmüş ve bu miktardan % 20 yıpranma nedeni ile kıymet artışı olarak 63.938 lira indirildikten sonra brüt zarar 255.753 lira gösterilmiş ve mahkemece bu rapora dayanılarak sözü edilen miktardan davalının kusur oranına düşen 63.938 liranın tahsiline karar verilmiştir. Öte yandan Orman İşletmesinden alınan cevap yazıya göre bu araç henüz hurdaya çıkarılıp kaydı terkin edilmemiştir. Aracın henüz tamir ettirilmemiş olması işçilik bedeline ilişkin isteğin reddini gerektirmez. ancak malzeme ve işçilik için gerekli bedel toplamının bu aracın olaydan önceki ve sonraki haline göre değerleri arasındaki farktan hurda bedeli indirildikten sonra bulunacak miktardan fazla olması halinde malzeme ve işçilik bedelinin değil, bundan daha az olan diğer farkından hurda bedeli indirildikten sonra kalan miktarın tazmine esas tutulması gerekmektedir. O halde mahkemece böyle bir inceleme yaptırılmaksızın sadece malzeme bedeli üzerinden ödetme kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2005/11341 K. 2005/10336 T. 14.11.2005

Bu hale göre mahkemece yapılacak iş aracın tamirinin ekonomik olup olmayacağının tamir mümkün ise aracın tamir edildikten sonraki değerinde artış veya azalma olup olmayacağının belirlenmesi diğer zarar kalemleri konusunda da delillere göre belirleme yapılması tamirin ekonomik olmaması halinde ise kaza tarihinde aracın kayıtlı olduğu ülkedeki rayiç ( piyasa ) değerinin tesbiti ile hurda halinden yararlanılması söz konusu olduğunda hurda değerinin indirilmesi suretiyle zarar miktarının belirlenmesi için tarafların delillerini uzman bilirkişi veya bilirkişi kuruluna incelettirerek alınacak rapor sonucuna göre değerlendirme yapmak ve karar vermekten ibarettir. Manevi tazminat yönünden de belirlenen delil durumu sonucuna göre hüküm vermek gerekir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2013/18994 K. 2014/458 T. 16.1.2014

ÖZET : Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar, değer kaybı ve kazanç kaybı tazminatı istemine ilişkindir.Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda aracın 2. el piyasa rayiç bedeli ile aracın onarım faturası gözetildiğinde aracın pertinin daha uygun olmasına rağmen onarım yaptırılması sebebiyle belirlenen en düşük onarım bedeli dikkate alınarak karar verilmesi ve toplam 14.231,08 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi hatalıdır.Mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak aracın pertinin uygun olduğunun anlaşılmasına göre, olay tarihindeki aracın 2. el piyasa rayiç bedeliyle kazadan sonraki sovtaj ( hurda ) değerinin belirlenmesi ve piyasa rayiç değerinden sovtaj değerinin mahsubuyla gerçek zarar tespit edilerek, aracın pert olması sebebiyle araçtaki değer kaybını talep edemeyeceği de gözetilerek sonucuna göre karar vermek gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, İçişleri Bakanlığı tarafından açılan ve birleştirilen davaların kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı İçişleri Bakanlığı vekili vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı İçişleri Bakanlığı vekili, Adana Emniyet Müdürlüğüne ait motosikletin davalı polis memuru A. M. sevk ve idaresinde iken 10.6.2005 tarihinde diğer davalı F.Ö.'ün sürücüsü olduğu araçla çarpıştığını, tespit raporuna göre hasar, değer kaybı ve ikame araç bedeli zararı bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik toplam 15.571,71 TL'nin davalılardan kusurları nispetinde tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile 16.649,84 TL hasar, 4.000 TL değer kaybı, 750 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 21.339,84 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Birleştirilen 2011/559 E.sayılı davada, davacı İçişleri Bakanlığı vekili, Adana Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru A. M. tarafından 10.6.2005 tarihli trafik kazasında yaralanması sebebiyle hazine aleyhine açılan davada Adana 2. İdare Mahkemesi'nin 20.000 TL manevi tazminata hükmettiğini, başlatılan icra takibinde polis memuruna toplam 24.945 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek, 24.945 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kazaya sebebiyet veren karşı araç sürücüsü davalı F.Ö.'ten rücuen tahsilini talep ve dava etmiş, birleştirilen Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/1059 E. sayılı davasında da davacı İçişleri Bakanlığı vekili, Adana 2. İdare Mahkemesinde görülen davaya binaen başlatılan icra takibinde ödenen 2.882,72 TL vekalet ücretinin 21.9.2011 ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı F.'den tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı A. M. vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı F. Ö., kazada kusuru bulunmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kazanın meydana gelmesinde davalı F. Ö.'ün %100 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait motosiklette 10.981,08 TL hasar, 2.500 TL değer kaybı, 750 TL kazanç kaybı bulunduğu, yaralanan polis memuru tarafından davacı aleyhine açılan davada Adana 2. İdare Mahkemesi tarafından verilen hükme göre yapılan ödemelerin de davalı F.'den tahsili gerektiği gerekçesiyle 2005/281 E. sayılı asıl davada davalı A. M. yönünden açılan davanın reddine, 10.981,08 TL hasar, 2.500 TL değer kaybı, 750 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 14.231,08 TL maddi tazminatın davalı F.'den tahsiline, birleştirilen 2011/559 E. sayılı davada 24.945 TL'nin 22.5.2011 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, birleştirilen Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/1059 E. sayılı davasında 2.882,72 TL'nin 21.9.2011 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı İçişleri Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- ) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin birleştirilen davalar yönünden tüm, asıl dava yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- ) Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar, değer kaybı ve kazanç kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda aracın 2. el piyasa rayiç bedelinin 19.000 TL olup, onarım faturasına göre hasar bedelinin 16.649,84 TL olduğu, aracın pertinin daha uygun olmasına rağmen onarım yaptırılması sebebiyle belirlenen en düşük onarım bedeli dikkate alınarak 10.981,08 TL hasar bedeli ( KDV dahil ), 2.500 TL değer kaybı ve 750 TL kazanç kaybı bulunduğu görüşü kabul edilerek, toplam 14.231,08 TL maddi tazminatın davalı F.'den tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak aracın pertinin uygun olduğunun anlaşılmasına göre, olay tarihindeki aracın 2. el piyasa rayiç bedeliyle kazadan sonraki sovtaj ( hurda ) değerinin belirlenmesi ve piyasa rayiç değerinden sovtaj değerinin mahsubuyla gerçek zarar tespit edilerek, aracın pert olması sebebiyle araçtaki değer kaybını talep edemeyeceği de gözetilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, asıl davaya dair yazılı şekilde verilen kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin birleştirilen davalar yönünden tüm, asıl dava yönünden sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazlarının kabulüyle asıl davaya dair hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 492 Sayılı Harçlar Yasası'nın13/J maddesi uyarınca davacı İçişleri Bakanlığından harç alınmamasına, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Devamını Oku

Yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması


Trafik poliçelerinde poliçe genel şartlarının B-4-e ) maddesi uyarınca :

 '' Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması ''

esnasında meydana gelmişse bu maddeye istinaden sigorta şirketi öelen ya da yaralanan yolcuya ödediği tazminatı rücu hakkını kullanarak sigortalısından talep edebilir.

Bu maddedinin aynı genel şart maddesine geçen ve trafik mevzuatı gereği aracın ruhsatta yer alan ağırlığının aşılması hali olan istiap haddinin aşılması ile alakası yoktur bu madde ile kast edilen yolcu taşıması yasak ya da sınırlı olan araçlarda bu yasağa aykırılık ya da öngörülen sınırın aşılması halinde rücu hakkı doğmaktadır.

Ruhsata bakıp yolcu kapasitesi sorgulanmalıdır.

Örneğin traktörün çamurluğunda yolcu taşınması yasak ise ve çamurlukta yolcu taşınmış ise rücu hakkı vardır ya da kamyonette 2 yolcunun kabin içerisinde taşınmasına imkan varken kabin dışında kasada da yolcu taşınıyor ise kasada bulunan yolcunun talebinden dolayı yapılan ödemede de rücu hakkı mevcuttur.

YARGITAY  11. HUKUK DAİRESİ  E. 2001/10283  K. 2002/2720  T. 25.3.2002 ''..Davacı vekili, davalıların malik ve sürücüsü olduğu aracın müvekkili şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, yolcu taşımaya elverişli olmayan kamyonun servis aracına dönüştürmesi sonucu, içindeki yolculardan Mustafa Önderin vefat etmesi nedeniyle müteveffanın mirasçılarına müvekkilinin 3.000.000.000 lira tazminat ödediğini, davalılar eyleminin poliçe genel şartlarının 4/e maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, 3.000.000.000 liranın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı Özservet Toprak San. ve Tic. A.Ş. vekili, müvekkiline ait aracın 2918 sayılı Yasaya göre çıkartılmış yönetmeliğe uygun olarak servis aracı olarak düzenlendiğini, yapılan değişikliğin ruhsatına işletilmemiş olması ile kaza arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalıların kusuruna isabet eden toplam tazminat miktarının 2.694.246.900 lira olduğu gerekçesiyle, 2.694.246.900 liranın 10.3.2000 ödeme tarihinden itibaren TC.Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere öngördüğü reeskont faizi ile birlikte (değişen oranlara göre) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Karar, davalı Özservet Toprak San. ve Tic. A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı Özservet Toprak San. ve Tic. A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. ''


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ  E. 2001/8257 K. 2002/253 T. 21.1.2002 ''.. Davacı vekili, davalı şirkete ait olan ve müvekkil şirkete Trafik ZMSS poliçesi ile sigorta ettirilen iş makinasının, elektrik hattı çekme işinde kullanıldığı sırada virajı alamayarak devrilmesi sonucunda, aracın yolcu taşımak için elverişli olmayan ve mevzuatta yeri bulunmayan bir usulle kasasında bulunan davalı işçisi Şevketin öldüğünü, mirasçılarının da Ankara 5. İş Mahkemesinin 1998/621 esasına açtığı tazminat davasında, müvekkilinin 1.500.000.000 lira poliçe limiti ile sorumluluğuna karar verildiğini, mirasçıların başlattığı tâkip nedeniyle ilam bedeli olarak 2.850.000.000 lira ödendiğini, Trafik ZMSS Poliçesi Genel Şartlarının 4/e madde hükmüne göre, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşıması yüzünden meydana gelen olaylar nedeniyle sigortacının ödediği tazminat için sigorta ettirene rücu edebileceğini, işlemiş faiz dahil 2.945.000.000 liranın rücuen tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.

Dava, Trafik ZMSS. poliçesi sebebiyle davacı sigorta şirketince zarar görene ödenen tazminat alacağının, sözleşmeye aykırı davranan sigorta ettiren davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sigorta ettiren ve işleten konumundaki davalı, somut olayın özelliği itibariyle işveren sıfatıyla % 40, davalının işçisi dava dışı sürücü % 60 oranında kusurlu bulunmuş olup, mahkemece de poliçe limiti olan 1.500.000.000 liranın davalının kusur oranına isabet eden bölümü olan 600.000.000 lira üzerinden dava kısmen kabul edilmiştir.

Oysa mahkemece, işletenin 2918 sayılı K.T.Knun 85.ve 86. madde hükümlerine göre, sürücünün kusurundan da kendi kusuru gibi sorumlu olduğu dikkate alınarak, kendi adamı olan sürücünün kusur oranının da ilavesiyle davalının % 100 kusur oranına ve esasen davacı sigorta ettirenin, davacı sigortacıya karşı sözleşmeye aykırılık sebebi ile poliçe genel şartlarının 4 ncü maddesi gereğince sorumluluğu ve davacının, davalı tarafın limitle sorumluluk savunmasına itirazı da değerlendirilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. ..''
Devamını Oku

Yoldan geçmekte olan Trafik Sigortalı araç teröristlerce döşenmiş mayına çarpar ise sigortacı tazminat ödemekle yükümlü müdür ?



Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.

Söz konusu hadisenin terör örgütü tarafından yola yerleştirilen patlayıcı düzeneğin infilak etmesi  şeklinde meydana geldiği tutanaklardan anlaşılmıştır.

ıÜüKarayolları Trafik Kanunu'nun 86'ıncı maddesinde “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur''  dolayısıyla meydana gelen hadiseden dolayı işletene atfedilecek bir kusur söz konusu olamayacağından yani işleten sorumlu tutulmayacağından sigortacı da bu hadiseden sorumlu olmayacağından tazminat ödenemez. 

Koltuk ferdi kaza sigortasında ise poliçenin teminat kapsamını belirleyen genel şartların e bendi terör eylemleri sonucu oluşan zararları teminat dışı kalan hallerden saymıştır.

 e) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan sabotaj sonucunda oluşan veya bu eylemleri önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucu meydana gelen biyolojik ve/veya kimyasal kirlenme, bulaşma veya zehirlenmeler nedeniyle oluşacak bütün zararlar.

 
Devamını Oku

Sigorta Şirketine Tazminat Başvurusu



Bir yakınızı trafik kazasında kaybetti iseniz tazminat hakkınızın olup olmadığı hususunda mutlaka öncelikle uzman bir avukat ile görüşmelisiniz sizinle temasa geçen ve çeşitli vaadlerde bulunan kişilere asla itimat etmeyiniz.
 
 
Bir avukatın size karşı yanıltıcı beyanda bulunması, tazminatınızı elinden alması çok küçük bir olasılıktır zira baroya kayıtlı olan ve açık adresi bulunan Avukat hakkında meslekten atılmaya kadar varabilecek  disiplin işlemleri yapılır.Hiç bir avukat sizin tazminatınız için mesleki geleceğinden vazgeçmez.
 
 
Ancak herhangi bir yasal tanımı ve hukuk eğitimi almamış , avukat olmayan kişiler geçmişte bir çok kişiyi mağdur etmiş bazı zamanlarda tazminatın tamamını aldıktan sonra ortadan kaybolmuştur.
 
 
 
Eğer ısrarla bir avukata başvurmayıp kendiniz tazminatı talep edecekseniz aşağıda yer alan başvuru formunu doldurarak doğrudan ilgili sigorta şirketinin genel müdürlüğüne Bedeni Hasarlar birimine iadeli tahhütlü posta yolu ile başvurmalısınız eğer ekinde belge sunar iseniz sunmuş olduğunuz  belgelerin aşağıda yazılı olan belgeler ile uyumlu olması halinde incelenmeye başlanacak eksik var ise sizden sigorta şirketi tarafından eksik olan belgeler talep edilecek ve tamamlanmasının akabinde incelenecek, dosyanın gereği olarak ek olarak istenebilecek başka belgeler yok ise yargısal kararlar ışığında kusur ve zarar değerlendirilerek sigortalısının sorumluluğu hususunda kanaate varılır ise Aktüer tarafından yapılan tazminat hesabıyla en kısa sürede sonuçlandırılacaktır.
 
Başvurudan sonra dosya açılacak olup dosya numaranızı plaka, hasar tarihi bilgilerini belirterek sigorta şirketinin web sitesi üzerinden bulacağınız Çağrı Merkezinden öğrenebilirsiniz
 

BAŞVURUNUZUN SONUÇLANMASI İÇİN GEREKEN BELGELER

 

1-Vefat edenin desteğinden yoksun kalanlarının isimlerini, iletişim bilgilerini ( faks,e-posta,telefon,adres içerir ) gösterir, ödemenin yapılacağı  hak sahiplerine ait banka hesap nosunun belirtildiği, araç sahibi / sürücüsünden maddi tazminat talep edilip edilmediği hususunda bilgi içerir müracaat dilekçesi ( Başvururken form doldurduysanız ya da bu bilgileri içeren bir dilekçe ile başvurduysanız lüzum yoktur )

2-Kusur durumunu gösterir kaza tespit tutanağının aslı ya da aslı gibidir kaşeli örneği

**Meydana gelen yaralamalı ve ölümlü trafik kazası ile ilgili olarak izlenmesi gereken yasal prosedüre göre zarar gören ve  araç sürücüsünün iddiaları doğrultusunda savcılık tarafından soruşturma yapılıp ceza davası açılması gerektiğinden ceza mahkemelerinde açılmış bir dava var ise :

·         İddianame

·         Kusur tespitine ilişkin alınmış olan bilirkişi raporları var ise bu raporlar

·         Eğer dava karara çıkmış ise mahkemenin verdiği karar örneğinin

Açılmış olan bir ceza davası yok ise savcılık tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararınının ceza dosyasının son durumuna göre temin edilebildiği ölçüde dosyaya sunulması gerekmektedir. ( Temin edilemiyorsa sebebini belirtmeniz yeterlidir )

3-Araçta yer alan sürücünün alkol raporu ( Temin edilebiliyorsa )

4- Nüfus Müdürlüğünden alınacak vukuatlı ( Ölüm, doğum, evlenme gibi bilgileri içerir, tüm aile bireylerini gösterir, ölüm kaydı düşülmüş  )  yeni tarihli aile nüfus kayıt tablosu , varsa veraset ilamı

5-Cumhuriyet savcılığından alınmış ölü muayene ve otopsi raporu, Def'in ruhsatı            

6-Vefat edenin araç sahibi, sürücüsü ile olan yakınlığı ve araçta bulunma sebebi beyanı

7-Vefat edenin  kaza tarihindeki  gelir durumunu gösterir resmi niteliğe haiz belge ve ve meslek / öğrenim durumunu bildirir belge / beyan

            -Maaşlı çalışıyor ise çalıştığı işyerinden alınan son maaş bordrosu

            -Emekli ise emekli cüzdanı fotokopisi

            -Serbest çalışıyor ise vergi levhası

Vefat edenin  bağlı olduğu bir Sosyal Güvenlik Kuruluşu var ise ( SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ) kaza bir iş kazası ise bu kuruluşlardan geride kalanlara dul ve yetim aylığı bağlanıp bağlanmadığı bazı durumlarda yazı ile ilgili kurumlardan sorulmaktadır.Tazminat hesaplarını etkileyen bu sorgulama nedeniyle maalesef yazı cevabı gelene dek dosyada herhangi bir işlem yapılamamaktadır.Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının gerekli araştırmaları yapıp cevap vermeleri vakit aldığından eğer iş kazası var ise geride kalanlara dul ve yetim aylığı bağlanmışsa / bağlanacaksa elinizdeki belgeleri göndermeniz halinde dosyanız daha kısa sürede sonuçlanabilecektir

 

Sorumluluk sigortalarında sigortacı, hasarın kendisine ihbarından ve hasarın ödenmesine mesnet olabilecek yukarıda istenilen belgelerin ve dosyanın gereği olarak ek olarak istenebilecek belgelerin kendisine ulaştırılmasından sonra  temerrüde düşer yani o tarihten itibaren sigorta şirketi aleyhine faize hükmedir.Ayrıca işletenin sorumluluğunu üstlenen sigorta şirketini araç maliki / sürücüsünden ya da başka bir kurumdan vefat nedeniyle alınmış olan maddi tazminat talepli davanız var ise ya da tazminat almış iseniz bu konuda ileride sıkıntı yaşamamak için bilgilendirmelisiniz.   
 
 

DESTEKTEN YOKSUNLUK TALEBİ İLETİŞİM BİLGİLERİ  FORMU

 
                                                                                                                                                                           
KAZA TARİHİ   :                             
 
TALEBE KONU VEFAT EDEN                      : 1-
                                                                              2-
                                                                              3-
 
TALEPTE BULUNAN HAK SAHİBİ            : 1-
/ SAHİPLERİ:                                                    2-
                                                                            3-
 
 
                                                              

 
HAK SAHİBİ / SAHİPLERİ İLETİŞİM BİLGİLERİ
 
ADRES                                                                :
 
               
TELEFON                            EV                                                         CEP                                                       İŞ
 
FAKS                                                              :                                                             E-MAİL                                              
 
HAK SAHİBİNE AİT BANKA HESAP NO:
 

 
VARSA VEKİLİ AD SOYAD                         :                                    AVUKAT ( )         TAKİPÇİ  ( )        YAKINI  ( )
 
VEKİL İLETİŞİM BİLGİLERİ
 
ADRES                                                                :
 
               
TELEFON                            EV                                                         CEP                                                       İŞ
 
FAKS                                                                    :                                                    E-MAİL                                              

 
TERCİH EDİLEN İLETİŞİM BİLGİSİ        :                              MEKTUP ( )         MAİL  ( )              FAKS ( )
 
VEFAT EDENİN MESLEĞİ / ÖĞRENİM DURUMU:                                            
 
VARSA SOSYAL GÜVENLİK KURUMU                   SSK ( )     BAĞKUR  ( )      EMEKLİ SANDIĞI  ( )     
 
 
Devamını Oku