Trafik Kusur ve Ceza etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Trafik Kusur ve Ceza etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Her iki sürücüde yeşil ışıkta geçtiğini iddia ediyor ise ne olur ?




Böyle bir trafik kazası neticesi kaza tespit tutanağında her iki taraf da kendisinin yeşil ışıkta geçtiğini iddia eder ise görevli Trafik polisi de her iki sürücünün de iddiasını ispatladığı takdirde kusursuz, ispatlamadığı takdirde kusurlu olacağından bahisle her iki araç sürücüsüne aksi ispatlanana dek %100 kusur verildiğini ya da kusur tayinin mahkemece belirlenmesini belirtir. Dolayısıyla kusurun kesin olarak tespiti yargılamaya muhtaç olup eğer yaralamalı ölümlü bir kaza ise  ceza soruşturmasında kusura ilişkin yapılacak tespit sonucu kusur dağılımı yapılabilecektir her iki aracın da %100 kusurlu olarak kabul edilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007-11 – 2007-80 nolu kararında benzer bir olayda izlenecek yolu göstermiştir :

 

‘’ Mahkemece yapılacak iş; yaralamalı trafik kazası nedeniyle Polis, Cumhuriyet Savcılığı ve Mahkeme kayıtları araştırılarak, bu kayıtlarda yer alan sürücülerin, yaralıların ve olay tanıklarının, zabıt mümzisi polis memurlarının beyanlarının celbi; bu kişilerin mahkemece de dinlenmesi; ceza davası açılmışsa bu davada maddi olgu yönünden yapılacak saptama eldeki hukuk davasına da etkili olacağından gerekirse bekletici sorun kabul edilmesi; ayrıca dinlenen tanıklardan M.Aydın Tolun'un "Bir kısım araç sürücüleri, sigortalı araç içindekilere yardım ederken ben de davalıyı pikabından çıkarıp ambulansta gelmediği için Balıkesir SSK hastanesine götürüp teslim ettim" şeklindeki beyanı üzerinde de durulup, Balıkesir SSK Hastanesi kayıtlarından bu durum araştırılarak tanığın beyanının buna göre değerlendirilmesi; sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. ‘’

Eğer mahkeme her iki tarafı dinlemesine , gerekli incelemeler yapmasına rağmen kusur tayinini yapamaz ise tarafları % 50 şer kusurlu kabul eder.
Devamını Oku

Yoldan geçmekte olan Trafik Sigortalı araç teröristlerce döşenmiş mayına çarpar ise sigortacı tazminat ödemekle yükümlü müdür ?



Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.

Söz konusu hadisenin terör örgütü tarafından yola yerleştirilen patlayıcı düzeneğin infilak etmesi  şeklinde meydana geldiği tutanaklardan anlaşılmıştır.

ıÜüKarayolları Trafik Kanunu'nun 86'ıncı maddesinde “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur''  dolayısıyla meydana gelen hadiseden dolayı işletene atfedilecek bir kusur söz konusu olamayacağından yani işleten sorumlu tutulmayacağından sigortacı da bu hadiseden sorumlu olmayacağından tazminat ödenemez. 

Koltuk ferdi kaza sigortasında ise poliçenin teminat kapsamını belirleyen genel şartların e bendi terör eylemleri sonucu oluşan zararları teminat dışı kalan hallerden saymıştır.

 e) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan sabotaj sonucunda oluşan veya bu eylemleri önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucu meydana gelen biyolojik ve/veya kimyasal kirlenme, bulaşma veya zehirlenmeler nedeniyle oluşacak bütün zararlar.

 
Devamını Oku

Tek taraflı kazada kendi kusuru ile vefat eden sürücü için zamanaşımı süresi ne kadardır ?


Tek taraflı kazada kendi kusuru ile vefat eden sürücü için zamanaşımı süresi ne kadardır ?

2918 sayılı KTK.nun 109. maddesi 1. fıkrasında  “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların giderilmesine ilişkin istemler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği günden başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar” denildikten sonra, 2.fıkrasında “Dava, cezayı gerektiren bir eylemden doğar ve ceza kanunu bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresini öngörmüş bulunursa, bu süre maddi tazminat istemleri için de geçerlidir” hükmü yer almıştır.

 
Mahkemenin ve davanın türü ne olursa olsun, görevli hakim, hükme esas alınacak yasa maddesini araştırmak ve uygulamakla yükümlüdür; bunun için ceza veya özel hukuk ayrımı yapılamaz (HMUK.m.76). Bu nedenle hukuk hakimi, incelemekte olduğu tazminat davasında eylemde suç niteliği görmüşse, kuşkusuz ceza yasasının ilgili hükmünü uygulayacak ve zamanaşımı savunması karşısında, eğer koşulları varsa, ceza kovuşturması yapılmış veya yapılmamış, ceza mahkemesinde dava açılmış veya açılmamış, hüküm verilmiş veya verilmemiş olmasına bakmayarak uzamış (ceza) zamanaşımını dikkate alacaktır.

 
Ceza davası açılmamışsa, eylemin suç niteliğinde olup olmadığını hukuk hakimi takdir edecektir. O halde mahkemece davalıların işlemiş olduğu eylemin niteliği üzerinde de durulmalı ve cezayı gerektirir nitelikte bulunduğu sonucuna varılırsa ceza zamanaşımının da gözetilmesi gerekir
 

Olayımızda uygulanması gereken ceza maddesi metni kaza sonucunda taksirle bir kişinin ölümüne neden olmayı suç sayılır eylem olarak tanımlamış olup vefat eden sürücü / işletenin kusuru ile kendi ölümüne sebebiyet vermesi hali suç sayılır bir eylem niteliğinde değildir. :

 

Taksirle öldürme

MADDE 85. (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

Dolayısıyla meydana gelen kaza ile ilgili olarak suç sayılır bir eylem söz konusu olmadığı için iki yıllık zamanaşımı çerçevesinde meydana gelen hadisenin zamanaşımına uğraması söz konusu olmayacaktır.
Devamını Oku

Muhtardan Alınan Gelir Beyanı Kabul Edilebilir mi ?


Gelir araştırması için yapılan yanlışlardan biri de muhtardan beyan alınmasıdır.Muhtarların hanelerin gelir durumunu rakamsal olarak bilmesi mümkün değildir.Uygulamada muhtardan gelir belgesi alarak tazminat hesaplamalarına konu edilse de Yargıtay tazminat hesaplamasında muhtar beyanını yeterli görmemektedir.

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2010/7160 K. 2011/3496 T. 14.4.2011


ÖZET : Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, kaza sonucunda %22,2 oranında daimi işgücü kaybına uğramıştır. Mahkemece, davacının uğradığı zararın belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda, muhtarlık belgesi esas alınarak davacının pazarcılık yaptığı ve günlük 50 TL kazandığı, asgari ücretin 3,11 katı oranında gelir elde ettiği kabul edilmiştir. Ancak, bu araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacının bu konudaki tüm delilleri toplanarak, yaptığı iş, çalışma şekli ve geliri araştırılmalı, pazarcılık yaptığının kabulü halinde de, yılın tamamında, her gün gelir elde edemeyeceği dikkate alınarak belirlenecek gelir, esas alınmalı, gelirin kanıtlanamaması halinde asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceğinin kabulü gerekmektedir.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükümün süresi içinde, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kazada müvekkillerinin yaralandığını ileri sürerek, ıslah dilekçesi ile 53.396,84 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- ) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- ) Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, kaza sonucunda %22,2 oranında daimi işgücü kaybına uğramıştır. Mahkemece, davacının uğradığı zararın belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda, muhtarlık belgesi esas alınarak davacının pazarcılık yaptığı ve günlük 50 TL kazandığı, asgari ücretin 3,11 katı oranında gelir elde ettiği kabul edilmiştir. Ancak, bu araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacının bu konudaki tüm delilleri toplanarak, yaptığı iş, çalışma şekli ve geliri araştırılmalı, pazarcılık yaptığının kabulü halinde de, yılın tamamında, her gün gelir elde edemeyeceği dikkate alınarak belirlenecek gelir, esas alınmalı, gelirin kanıtlanamaması halinde asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceğinin kabulü gerekmektedir. Mahkemece anılan husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükümün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Devamını Oku

Sağlıklı Bir Kişi Kalp Krizi Sonucu Trafik Kazası Geçirse Sorumluluk Durumu Ne Olur ?



Sağlıklı Bir Kişi Kalp Krizi Sonucu Trafik Kazası Geçirse Sorumluluk Durumu Ne Olur ?

Araç işleteninin hukuki sorumluluğu Karayolları Trafik Yasası'nın 85. maddesine göre kusursuz sorumluluğa dayanmaktadır. Ancak aynı yasanın 86/1. maddesinde işletenin sorumluluktan kurtulma durumu düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; "işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur" biçiminde bir düzenleme getirmiştir.

Yukarıdaki açıklama ve yasal düzenlemeler dikkate alındığında önceden sağlık problemi olmayan araç kullanmasına tıbbi açıdan sakınca görülmeyen bir bireyin aniden kalp krizi, beyin kanaması, ani tansiyon düşmesi ve göz kararması sonucu  kendinden geçmesi ile kaza meydana gelmesi hali ile her somut olayın kendi içinde değerlendirilmesi kaydı ile  bu durumun mücbir sebep olarak nitelendirilmesinin doğru olacağı görüşündeyiz.

 

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/406

K. 2003/7768

T. 16.6.2003

• TAZMİNAT DAVASI ( Haksız Eylem Nedeniyle Maddi Tazminat İstemi )

• HAKSIZ FİİL NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI ( Mahkemece Somut Olayın Doğru Değerlendirilmesinin Gerekmesi )

• SOMUT OLAYIN ÖZELLİKLERİNİN TARTIŞILMASI ( Mücbir Sebep ve Umulmadık Halin Bulunup Bulunmadığının Araştırılması )

• İLİYET BAĞI VE HAKKANİYET ( Hakkaniyet ve İliyet Bağının Etkisinin ve Değerinin İncelenmesinin Gerekmesi )

• TEMYİZ KUDRETİ ( Temyiz Kudretinin Kaybedilmiş Olup Olmadığının İncelenmesinin Gerekmesi )

818/m.41,43,54

ÖZET : Mahkemece, somut olayın özelliği hiç tartışılmamıştır. Bu bağlamda, kusura dayalı sorumluluk itibariyle, mücbir sebep veya umulmadık halin söz konusu bulunup bulunmadığı ve bunun nedensellik ilişkisine etkisi ile değeri ( BK. m.41 ); yine, temyiz kudretinin kaybedilmiş sayılıp sayılamayacağı ( BK. m.54 ) ve son olarak da; durumun özelliği ( BK. m.43/1 ) anlamında hakkaniyetin sorumluluğun kapsamına etkisi irdelenmemiştir. Anılan yönlerin gerekçede değerlendirilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Davacı Zehra K. vekili Avukat Ergün Kurucu tarafından, davalılar Fatma S. ve diğerleri aleyhine 4/10/2000 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 7/3/2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar Fatma S. ve diğerleri vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar Fatma S. ve arkadaşları tarafından temyiz olunmuştur.

Davaya konu trafik kazasının, temyiz eden davalıların miras bırakanı Servet S'ın kalp krizi geçirmesi sırasında ve bu nedenle meydana geldiği çekişmesizdir. Diğer yandan, temyiz eden davalıların sorumluluklarının dayanağının da, miras bırakanlarının kusuruna ( BK. m.41 vd. ) bağlı olduğu açıktır.

Mahkemece, somut olayın özelliği hiç tartışılmamıştır. Bu bağlamda, kusura dayalı sorumluluk itibariyle, mücbir sebep veya umulmadık halin söz konusu bulunup bulunmadığı ve bunun nedensellik ilişkisine etkisi ile değeri ( BK. m.41 ); yine, temyiz kudretinin kaybedilmiş sayılıp sayılamayacağı ( BK. m.54 ) ve son olarak da; durumun özelliği ( BK. m.43/1 ) anlamında hakkaniyetin sorumluluğun kapsamına etkisi irdelenmemiştir. Anılan yönlerin gerekçede değerlendirilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir. ( HUMK. m.388/b.3, m.428/son ).

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdiden incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi
Devamını Oku

Hastaneye götürülür iken basit bir trafik kazası sonucu vefat eden bir kişi Trafik Sigortasından Tazminat talep edebilir mi ?



Haksız eylemin unsurlarından birisi ve en önemlisi de illiyed ( nedensenlik) bağıdır. Zararla eylem arasında nedensellik bağının mevcut olması demek; zararın, eylemin bir sonucu olarak ortaya çıkması, yani eylem olmadan zararın meydana gelmiyeceğinin muhakkak olarak görülmesi demektir. Diğer bir deyimle, verilen zararın tazmin borcu doğurabilmesi için zararın, kendisine tazmin mükellefiyeti bağlanan olayın bir sonucu olarak görünmesi, bu ikisi arasında uygun bir neden - sonuç bağı bulunması gerekir. Eylemle zarar arasında böyle bir bağın var olup olmadığı herşeyden önce mantık kurallarına göre belirlenir. Bununla beraber mantıki illiyet bağı kesin ve belirli olduğu hallerde dahi, eylemi işleyeni eyleminin bütün sonuçlarından sorumlu tutmak adalet duygusuna aykırı olabilir. Bu konuda çeşitli nazariyeler ileri sürülmüştür.

Bu nazariyeler biri de ( uygun illiyet nazariyesi) dir. Uygun illiyet nazariyesi hem bilimsel görüşlerde baskın görüş olarak benimsenmiş ve hem de gerek İsviçre ve gerekse Türk uygulamasında kabul edilmiş bulunmaktadır.

Uygun illiyet nazariyesi uyarınca eylem, niteliği itibariyle olayların doğal ve alışılmış ( mutad) akımına ve hayat denemelerine ( tecrübelerine) ve objektif olasılığı ( ihtimale) göre, meydana gelmiş olan zarar türünden bir zararı doğurmaya elverişli ( salih) ise, o eylemle zarar arasında uygun illiyet rabıtası var demektir. Diğer bir deyimle zarar arasında uygun illiyet rabıtası var demektir. Diğer bir deyimle sonuç, niteliği itibariyle eyleme ve olaya uygun olmalı, onun uygun bir sonucu olarak görünmelidir. Eğer sonuç, olayların doğal akımına ve hayat denemelerine göre beklenilmeyecek bir nitelikte ise, mantıki anlamda bir illiyet bulunmasına rağmen eylemi işleyen bu türden anormal, atipik, illete uygun olmayan sonuçtan dolayı sorumlu tutulamaz. ( Tuhr - Borçlar Hukukunun Ummumi Kısmı - Cevad Edege çevrisi - Sayfa - 86 vd). ( K. Tunçomağı - Türk Borçlar Hukuku - Cilt I - Genel Hükümler - 1976 Sayfa 450 vd). ( Tandoğan Türk Mes'uliyet Hukuku - 1961 - Sayfa 75 vd). ( Selim Kaneti - İsviçre Federal Mahkemesinin Borçlar Hukuku Kararları - Cilt I - 1968 - Sayfa 113 vd.ndaki F. M. Kararları). O halde, zararın gerçekte başka şekilde meydana geldiği isbat edilirse, illiyet bağının kesilmesi söz konusu olur. Çünkü tazmin borcu, illiyet bağının dışına çıkamaz.

Bu yön üzerinde kısaca durulduktan sonra, somut olayın çözümüne etkisi olması bakımından meydana gelen ölüm hadisesinin kişide zaten mevcut olan rahatsızlıktan dolayı meydana geldiği hadiseye konu trafik kazasının çarptığı araçta maddi hasara yol açmayacak nitelikte hafif olduğu ölümün kazanın hemen sonrasında meydana gelmediği kişinin önceden var olan rahatsızlığının nüksetmesi ile ölüm olayının meydana geldiği açıktır. Uygun illiyet nazariyesi uyarınca somut olayda ki eylem, niteliği itibariyle öndeki araçta maddi hasara yol açmayacak nitelikte basit bir kazadır bu çeşit bir kazadan beklenen olayların doğal ve alışılmış ( mutad) akımına ve hayat denemelerine ( tecrübelerine) ve objektif olasılığı ( ihtimale) göre, meydana gelmiş olan zarar türünden ölüm zararını doğurmaya elverişli ( salih) ise, o eylemle zarar arasında uygun illiyet rabıtası var demektir

 Bir an için kaza ile ölüm arasında illiyet bağı kurulsa dahi kişinin daha önceden var olan rahatsızlığı , doktorların önerilerine rağmen boyunluk kullanılmadan araç içerisinde ( emniyet kemeri takıp takmadığı bilinmemektedir ) yolculuğu düşünülür ise salt kazanın değil ağırlıklı olarak diğer faktörlerin kazaya etkisi düşünülerek birden çok sebeplerin birleşmesiyle zarar doğmuş ise, buna ortak illiyet denir işletenin sorumluluğu asgari kusur tesisi ile belirlenmelidir.

Borçlar Yasası gereğince, tazminatın biçimini ve tutarını belirlerken, kusur yanında durumun özelliklerini de göz önünde tutmak zorundadır. Bu özel durumlara; zarar görenin bölüşük kusuru, zarar tutarının önceden saptanamaması, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hak ve adalet düşüncesi, olayın oluş biçimi, zarar görenin zararın artmaması için aldığı önlemler, zarar görende var olan bedensel bir rahatsızlığın zarara etkisi gibi olguların girdiği kabul edilmektedir.Vefat eden kişinin önceden var olan rahatsızlığı doktorların tavsiyeleri düşünülür ise geride kalanlara sağlıklı bir birey gibi destek vermesinin beklenmesi hayatın olağan akışına aykırıdır

Zira, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.

Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nın 45/11. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.

BK'nın 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.

O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Vefat eden kişinin kazadan once var olan rahatsızlıkları yakınlarına maddi yönden destek olmayı değil tersine yakınlarından sürekli bakım ile destek görmeyi gerektirecek niteliktedir.
Devamını Oku

Sigorta Şirketine Tazminat Başvurusu



Bir yakınızı trafik kazasında kaybetti iseniz tazminat hakkınızın olup olmadığı hususunda mutlaka öncelikle uzman bir avukat ile görüşmelisiniz sizinle temasa geçen ve çeşitli vaadlerde bulunan kişilere asla itimat etmeyiniz.
 
 
Bir avukatın size karşı yanıltıcı beyanda bulunması, tazminatınızı elinden alması çok küçük bir olasılıktır zira baroya kayıtlı olan ve açık adresi bulunan Avukat hakkında meslekten atılmaya kadar varabilecek  disiplin işlemleri yapılır.Hiç bir avukat sizin tazminatınız için mesleki geleceğinden vazgeçmez.
 
 
Ancak herhangi bir yasal tanımı ve hukuk eğitimi almamış , avukat olmayan kişiler geçmişte bir çok kişiyi mağdur etmiş bazı zamanlarda tazminatın tamamını aldıktan sonra ortadan kaybolmuştur.
 
 
 
Eğer ısrarla bir avukata başvurmayıp kendiniz tazminatı talep edecekseniz aşağıda yer alan başvuru formunu doldurarak doğrudan ilgili sigorta şirketinin genel müdürlüğüne Bedeni Hasarlar birimine iadeli tahhütlü posta yolu ile başvurmalısınız eğer ekinde belge sunar iseniz sunmuş olduğunuz  belgelerin aşağıda yazılı olan belgeler ile uyumlu olması halinde incelenmeye başlanacak eksik var ise sizden sigorta şirketi tarafından eksik olan belgeler talep edilecek ve tamamlanmasının akabinde incelenecek, dosyanın gereği olarak ek olarak istenebilecek başka belgeler yok ise yargısal kararlar ışığında kusur ve zarar değerlendirilerek sigortalısının sorumluluğu hususunda kanaate varılır ise Aktüer tarafından yapılan tazminat hesabıyla en kısa sürede sonuçlandırılacaktır.
 
Başvurudan sonra dosya açılacak olup dosya numaranızı plaka, hasar tarihi bilgilerini belirterek sigorta şirketinin web sitesi üzerinden bulacağınız Çağrı Merkezinden öğrenebilirsiniz
 

BAŞVURUNUZUN SONUÇLANMASI İÇİN GEREKEN BELGELER

 

1-Vefat edenin desteğinden yoksun kalanlarının isimlerini, iletişim bilgilerini ( faks,e-posta,telefon,adres içerir ) gösterir, ödemenin yapılacağı  hak sahiplerine ait banka hesap nosunun belirtildiği, araç sahibi / sürücüsünden maddi tazminat talep edilip edilmediği hususunda bilgi içerir müracaat dilekçesi ( Başvururken form doldurduysanız ya da bu bilgileri içeren bir dilekçe ile başvurduysanız lüzum yoktur )

2-Kusur durumunu gösterir kaza tespit tutanağının aslı ya da aslı gibidir kaşeli örneği

**Meydana gelen yaralamalı ve ölümlü trafik kazası ile ilgili olarak izlenmesi gereken yasal prosedüre göre zarar gören ve  araç sürücüsünün iddiaları doğrultusunda savcılık tarafından soruşturma yapılıp ceza davası açılması gerektiğinden ceza mahkemelerinde açılmış bir dava var ise :

·         İddianame

·         Kusur tespitine ilişkin alınmış olan bilirkişi raporları var ise bu raporlar

·         Eğer dava karara çıkmış ise mahkemenin verdiği karar örneğinin

Açılmış olan bir ceza davası yok ise savcılık tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararınının ceza dosyasının son durumuna göre temin edilebildiği ölçüde dosyaya sunulması gerekmektedir. ( Temin edilemiyorsa sebebini belirtmeniz yeterlidir )

3-Araçta yer alan sürücünün alkol raporu ( Temin edilebiliyorsa )

4- Nüfus Müdürlüğünden alınacak vukuatlı ( Ölüm, doğum, evlenme gibi bilgileri içerir, tüm aile bireylerini gösterir, ölüm kaydı düşülmüş  )  yeni tarihli aile nüfus kayıt tablosu , varsa veraset ilamı

5-Cumhuriyet savcılığından alınmış ölü muayene ve otopsi raporu, Def'in ruhsatı            

6-Vefat edenin araç sahibi, sürücüsü ile olan yakınlığı ve araçta bulunma sebebi beyanı

7-Vefat edenin  kaza tarihindeki  gelir durumunu gösterir resmi niteliğe haiz belge ve ve meslek / öğrenim durumunu bildirir belge / beyan

            -Maaşlı çalışıyor ise çalıştığı işyerinden alınan son maaş bordrosu

            -Emekli ise emekli cüzdanı fotokopisi

            -Serbest çalışıyor ise vergi levhası

Vefat edenin  bağlı olduğu bir Sosyal Güvenlik Kuruluşu var ise ( SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ) kaza bir iş kazası ise bu kuruluşlardan geride kalanlara dul ve yetim aylığı bağlanıp bağlanmadığı bazı durumlarda yazı ile ilgili kurumlardan sorulmaktadır.Tazminat hesaplarını etkileyen bu sorgulama nedeniyle maalesef yazı cevabı gelene dek dosyada herhangi bir işlem yapılamamaktadır.Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının gerekli araştırmaları yapıp cevap vermeleri vakit aldığından eğer iş kazası var ise geride kalanlara dul ve yetim aylığı bağlanmışsa / bağlanacaksa elinizdeki belgeleri göndermeniz halinde dosyanız daha kısa sürede sonuçlanabilecektir

 

Sorumluluk sigortalarında sigortacı, hasarın kendisine ihbarından ve hasarın ödenmesine mesnet olabilecek yukarıda istenilen belgelerin ve dosyanın gereği olarak ek olarak istenebilecek belgelerin kendisine ulaştırılmasından sonra  temerrüde düşer yani o tarihten itibaren sigorta şirketi aleyhine faize hükmedir.Ayrıca işletenin sorumluluğunu üstlenen sigorta şirketini araç maliki / sürücüsünden ya da başka bir kurumdan vefat nedeniyle alınmış olan maddi tazminat talepli davanız var ise ya da tazminat almış iseniz bu konuda ileride sıkıntı yaşamamak için bilgilendirmelisiniz.   
 
 

DESTEKTEN YOKSUNLUK TALEBİ İLETİŞİM BİLGİLERİ  FORMU

 
                                                                                                                                                                           
KAZA TARİHİ   :                             
 
TALEBE KONU VEFAT EDEN                      : 1-
                                                                              2-
                                                                              3-
 
TALEPTE BULUNAN HAK SAHİBİ            : 1-
/ SAHİPLERİ:                                                    2-
                                                                            3-
 
 
                                                              

 
HAK SAHİBİ / SAHİPLERİ İLETİŞİM BİLGİLERİ
 
ADRES                                                                :
 
               
TELEFON                            EV                                                         CEP                                                       İŞ
 
FAKS                                                              :                                                             E-MAİL                                              
 
HAK SAHİBİNE AİT BANKA HESAP NO:
 

 
VARSA VEKİLİ AD SOYAD                         :                                    AVUKAT ( )         TAKİPÇİ  ( )        YAKINI  ( )
 
VEKİL İLETİŞİM BİLGİLERİ
 
ADRES                                                                :
 
               
TELEFON                            EV                                                         CEP                                                       İŞ
 
FAKS                                                                    :                                                    E-MAİL                                              

 
TERCİH EDİLEN İLETİŞİM BİLGİSİ        :                              MEKTUP ( )         MAİL  ( )              FAKS ( )
 
VEFAT EDENİN MESLEĞİ / ÖĞRENİM DURUMU:                                            
 
VARSA SOSYAL GÜVENLİK KURUMU                   SSK ( )     BAĞKUR  ( )      EMEKLİ SANDIĞI  ( )     
 
 
Devamını Oku

Hatır Taşıması

Hatır taşıması maddi ve manevi menfaat olmadan bir kişinin araçla taşınmasıdır.Bazı tanımlarda ücret karşılığı olmadan denilmektedir.Ücret yanıltıcı bir kavramdır.Örneğin bir arkadaşımızı taşınmamız için tardım etmesi amacıyla yanımıza aldık ve kaza yaptık ücret karşılığı taşımıyorduk ama araçta bulunma sebebi maddi menfaatimizdir.


Daha somut örnek vermek gerekirse bir arkadaşımıza bana yol arkadaşı ol gideceğim yere kadar diye ricada bulunduk burada manevi açıdan araca almamızda menfaatimiz vardır ve hatır taşımasından söz edemeyiz.Ancak hep beraber gezmek amacıyla aracımıza arkadaşımız da binmiş ise burada bir hatır taşıması olduğundan bahsedilebilir.


Hatır taşımasında  Yargıtay kararları çerçevesinde olayda hatır taşıması olup olup olmadığını tetkik ederek menfaat durumunun ağırlığına göre %25 ile %75 arasında hakkaniyete göre indirim cihetine gidilmesini uygun görülmektedir.

Yargıtay'ın kriterleri doğrultusunda :

Taşımanın hatır için olup olmadığı
Tarafların yakınlığı
Hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı  göz önüne alınmalıdır.

Bu doğrultuda talep sahibinden zarar görenin araçta ne amaçla bulunduğu,  işleten ve sürücüyle olan yakınlığı hususları sorularak yazılı cevap alınmalı eğer varsa taşıma ilişkisine ilişkin bilgiler içeren ifade tutanakları, ceza mahkemesi kararı gibi belgelerde değerlendirilerek söz konusu indirim oranına her dosyanın kendi özelliği çerçevesinde karar verilmelidir.

....................
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda B.K.’nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide, gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
T.C
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1999/4116
K. 1999/4608
T. 31.5.1999
• HATIR TAŞIMACILIĞI ( Tazminatın tenkisi )
• TAZMİNATIN İNDİRİLMESİ ( Hatır taşımacılığı )
• ZORUNLU TRAFİK SİGORTACISININ SORUMLULUĞU ( Manevi tazminat )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Zorunlu trafik sigortacısının sorumluluğu )
818m.43
2918/m.92
ÖZET : 1. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda B.K.’nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide, gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
2. Manevi tazminat, zorunlu trafik sigortası teminatının dışındadır.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki davanın Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 21.10.1998 tarih ve 1996/290 – 1998/630 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar İsviçre Sigorta A.Ş. ve ROCHE A.Ş. vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla bazı noksanlıkların giderilmesi için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosya gelmekle dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı vekili, müvekillerinden Ahmet ve Kezban’ın müşterek çocukları, diğer davacı Ali’nin kardeşi Havva Deniz Yılmaztürk’ün, davalılardan Roche müstahzarları A.Ş.’ne ait olup, diğer davalı İbrahim’in sevk ve idaresi altındaki araçta bulunduğu esnada geçirilen trafik kazası neticesinde vefat ettiğini ileri sürerek, müvekkilleri Ahmet ve Kezban için ayrı ayrı ( 700.000.000,- ) ar lira maddi, ( 300.000.000,- ) ar lira manevi kardeş Ali için ( 200.000.000,- ) lira maddi ve ( 200.000.000,- ) lira manevi tazminatın davalılardan yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı İsviçre Sigorta A.Ş. vekili davaya cevabında, müvekkilinin poliçe teminatıyla sınırlı sorumluluğunun sözkonusu olup, müteveffanın hatır taşıması esnasında vefat ettiğinin anlaşılması halinde müvekkili yönünden davanın reddinin gerekeceği, manevi tazminat taleplerinden sorumluluklarının bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Davalı Roche Müstahzarları A.Ş. vekili, müteveffanın emniyet kemeri takmaması nedeniyle kusurlu olduğunu, olayda hatır taşıması sözkonusu olup, bunun tazminattan indirim nedeni teşkil ettiğini, davanın reddini savunmuştur.
Davalı İbrahim Arıkan vekili, müteveffanın davacıların desteği olduğundan sözedilemeyeceğini, ölenin ivazsız taşınması nedeniyle B.K.nun 43. maddesinin uygulanması gerektiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma,dosya daki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, kazanın oluşumunda davalı sürücü İbrahim’in 8/8 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle, davacılar anne ve baba için ayrı ayrı ( 345.900.600,- ) lira, kardeş Ali için ( 172.950.300,- ) lira destekten yoksun kalma tazminatı ile her bir davacı için ayrı ayrı ( 100.000.000,- ) ar lira manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalılardan Roche A.Ş. ile İsviçre A.Ş. vekillerince temyiz edilmiştir.
1 - Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçe sinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde Usul ve Yasa’ya aykırı bir yön bulunmamasına göre mümeyyiz davalılar vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kâlan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Mümeyyiz davalılar vekilleri davacıların murisinin hatır için taşındığı savunmasında bulunmuşlardır. Trafik hukukuna ilişkin öğretide bu konuda bir kavram birliği olmadığı gözlemlenmekte, ancak “Hatır için ücretsiz taşıma” ve “aracı hatır için ücretsiz kullandırma” tamlamalarının benimsendiği görülmektedir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda B.K.nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Bu itibarla, bu savunma üzerinde durularak, mahkemece taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı yani olayın özel şartları gözönüne alınmadan, araştırılmadan ve tartışılmadan olay sanki bir ücret karşılığı taşıma imiş gibi karar tesisi Usul ve Yasa’ya aykırı görülmüştür. Hakim, tazminattan mutlaka indirme yapma zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Mahkemece bu husus gözardı edilerek yetersiz gerekçeyle yazılı olduğu şekilde karar tesisi doğru görülmemiş ve kararın açıklanan nedenle temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
3 - Kaldı ki, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin ( f ) bendi ile Zorunlu Trafik Poliçesi Genel Şartları’nın 3. maddesinin ( e ) bendi uyarınca manevi zararların bu tür sigorta teminatının dışında olduğu gözetilmeden yazılı olduğu şekilde sigorta şirketi hakkında manevi tazminata ilişkin hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
4 - Öte yandan, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun azami poliçe teminatıyla sınırlı olmasına karşın hüküm altına alınan tazminatın tamamından diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasıda yanlış olmuştur.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalılar, ( 3 ) ve ( 4 ) nolu bentlerde yazılan nedenlerle davalı sigorta yararına ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.

Hatır Taşıması Yargıtay’ca ¾ indirime onay verilmiş :

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/9441
K. 2000/9019
T. 17.11.2000
DAVA : Ali ... ile ... Elektronik San. Ve Tic. Ltd. Şti. vs. arasındaki davadan dolayı Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 8.12.1999 gün ve 1998/831-1999/725 sayılı kararı onayan Dairenin 15.6.2000 gün ve 2000/2205-5549 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı Uygurun sürücü, ... Sigorta A.Ş.nin Zorunlu Trafik Sigortacısı ve diğer davalının maliki olduğu araçta yolcu olan müvekkilinin 26.7.1997 günü meydana gelen kazada bir bacağını kaybedecek derecede yaralandığını ileri sürerek şimdilik 2 milyar lira maddi ve 1 milyar lira manevi tazminat ve birleşen davada da (20.104.487.560) lira maddi tazminatın faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi, sorumluluklarının, poliçedeki limit ile sorumlu olduklarını, manevi tazminatın teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ...Ltd. Şirketi, sürücünün müvekkilinin talimatına aykırı olarak davacıyı araca aldığını, esasen davacının seyahat amacı ile ve kendi ısrarı sonunda araca alındığını, olayda hatır taşıması bulunduğunu savunmuştur.
Davalı Uğur..., davacının araca zorla bindiğini, kusuru bulunmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece, olayda davalı sürücünün 6/8 oranında kusurlu olduğu, davacının %43,2 oranında işgücü kaybına uğradığını, olayda hatır taşıması bulunduğundan adalet ve hakkaniyet ilkelerine göre hesap edilen tazminattan ¾ oranında indirim yapılarak, davalı sigorta şirketinin sırf maddi tazminat ile ve poliçedeki limitle sınırlı olmak üzere asıl ve birleşen dava için (5.526.121.890) lira maddi tazminat ve (250.000.000) manevi tazminatın faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Davacı vekili, davalılardan ... Ltd. Şti.ne sigorta şirketinin temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin HUMK.nun 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 442.maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 4.240.000 lira karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı yasa ile değiştirilen HUMK.nun 442/3.madde hükmü uyarınca takdiren 15.000.000 lira para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 17.11.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Devamını Oku

Trafik Teminat Limitleri Belirlendi

Trafik Sigortası Tarife ve Talimatları her sene Hazine Müsteşarlığı tarafından güncelleniyordu.Müsteşarlık geleceğin belirsiz olması sebebiyle sigorta şirketlerinin tarife hazırlayamamalarını dikkate alarak 2018 yılına kadar ki teminat limitlerini belirledi.
 
01.01.2014 ten itibaren asgari sigorta teminatı otomobil için
 
Maddi araç kazası araç başına 26.800 TL
 
kaza başına 53.600 TL *
 
Cismani / Bedeni / Ölüm / Vefat / Sakatlanma / Maluliyet / İşgöremezlik / Sağlık Gideri / bakıcı Gideri / Tedavi için ise
 
268.000 TL kişi başına
 
1.340.000 TL ise kaza başınadır.
 
 
 *Maddi hasar, sigortalı aracın başka bir araca veya herhangi bir maddi varlığa (elektrik direği, karayolları bariyeri, otobüs durağı,bahçe duvarı, vs) çarpması sonucunda ortaya çıkan hasarlardır. Diğer maddi varlıkların hasar görmesi halinde kaza başına teminat limiti, kazada zarar araç ve/veya diğer maddi varlıklar arasında ayrım yapılmaksızın, oransal olarak dağıtılır.
 
 
01.01.2015 ten itibaren asgari sigorta teminatı
Maddi araç kazası araç başına 29.000 TL
kaza başına 58.000 TL *
Cismani / Bedeni / Ölüm / Vefat / Sakatlanma / Maluliyet / İşgöremezlik / Sağlık Gideri / bakıcı Gideri / Tedavi için ise
290.000 TL kişi başına
1.450.000 TL ise kaza başınadır.
 
 
01.01.2016 dan itibaren asgari sigorta teminatı
Maddi araç kazası araç başına 31.000 TL
kaza başına 62.000 TL *
Cismani / Bedeni / Ölüm / Vefat / Sakatlanma / Maluliyet / İşgöremezlik / Sağlık Gideri / bakıcı Gideri / Tedavi için ise
310.000 TL kişi başına
1.550.000 TL ise kaza başınadır.
 
 
01.01.2017 den itibaren asgari sigorta teminatı
Maddi araç kazası araç başına 33.000 TL
kaza başına 66.000 TL *
Cismani / Bedeni / Ölüm / Vefat / Sakatlanma / Maluliyet / İşgöremezlik / Sağlık Gideri / bakıcı Gideri / Tedavi için ise
330.000 TL kişi başına
1.650.000 TL ise kaza başınadır.
 
 
01.01.2018 den itibaren asgari sigorta teminatı
Maddi araç kazası araç başına 36.000 TL
kaza başına 72.000 TL *
Cismani / Bedeni / Ölüm / Vefat / Sakatlanma / Maluliyet / İşgöremezlik / Sağlık Gideri / bakıcı Gideri / Tedavi için ise
360.000 TL kişi başına
Devamını Oku

Karayolu Nasıl Belirlenir ?


 
Trafik sigortası, işletenin KTK.nun 85 nci maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu teminat altına alan sigorta türüdür. Kanun Karayolları Trafik Kanuna atıf yaptığı için ancak bu kanun kapsamında tanımlanan bir hadisede sigortada geçerli olacaktır.Bir zararın, trafik sigortası kapsamına girebilmesi için o zararın motorlu araç tarafından karayolunda meydana getirilmiş olması gerekir. KTK.nun 3 ncü maddesinde karayolu, trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tanımlanmıştır.Ancak anılan Yasa'nın 2 nci maddesinde de bu kanunun karayolunda uygulanacağı hükme bağlandıktan sonra, aksine hüküm bulunmadığı hallerde, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaİ, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerin, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da bu kanun hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

Görüleceği üzere kanun koyucu bazı yerleri sayma yolu ile belirterek kanunun kapsama alanını belirlerken

‘’ ’ karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar’’ diyerek  sayılmayan alanlardan kamuya açık olanların karayolu kapsamında değerlendirilmesini talep etmektedir.

 

Yargıtay tüm bu sebeplerle sayma yolu ile belirlenen alanlar dışında kalan ihtilafa konu alanların keşif yapılarak kamuya açık olup olmadığının tespit edilmesini kamuya açık ise poliçe teminatı kapsamında değerlendirilmesini bugüne dek içtihat olarak belirtmiştir.

 
Emsal olarak gösterilen Yargıtay Kararları incelendiğinde :

 
‘’…Kazanın fabrika alanında olduğu, olayın meydana geldiği yere ilişkin olarak savcılık soruşturma dosyasında keşif yapılıp rapor düzenlenmiştir, K. Ş Fabrikası sahası itibariyle araç trafiği olan, sürekli yükleme ve boşaltma yapılan bir yer olup karayolu sayılan yerlerden olduğunun kabulü gerekir…’’

 

denilmektedir. Görüleceği üzere yargılama esnasında  keşif yapılmış, araç trafiği olduğu tespit edilmiş ve kanunda sayılan alanlardan biri olan eşya terminali kapsamında görülebilecek nitelikte yükleme boşaltma yapılan bir yer olarak tarif edilmiştir.

 
Karara konu alanın Şeker fabrikasında meydana gelen bir ihtilaf sonrasında olduğu ortaya çıkmıştır.Özellikle pancar hasadından sonra binlerce aracın girip çıktığı trafik yoğunluğunun oluştuğu özel mülkiyetin ötesinde barındırdığı bir çok tesis ile kamunun yararına kullanılan şeker fabrikaları için keşiften sonra verilen olaya özel nitelikli kararın genel bir uygulama olarak kabul edilemeyeceği düşüncesindeyiz.Nitekim Yargıtay’ın bu yöndeki kararlarının tamamında keşif yapılarak kamuya açık olup olmadığı kriterinin tespit edilmesi ancak tespitten sonra karar verilmesi gerektiği bildirilmektedir.

 
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ekli  2004/7639 – 2005/4537 nolu kararında benzer bir hadisede sigorta şirketinin keşif yapılmadan sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir.

Dolayısıyla her hadise her mahalin kamunun yararlanmasına açık olmayan alan olup olmadığı somut olayın uzman bir hukukça tarafından incelenmesi ile tespit edeilebilir..
Devamını Oku

Trafik Sigortasız Araç Trafik Kazası Yaptığında Ne Olur ?



Öncelikle anlaşmalı tutanak düzenlenemez polis çağırmak zorundasınız

Trafik polisi 2013 yılı itibarıyla 77 TL para cezası 10 ceza puanı ve sigorta yapılıncaya kadar aracınızı trafikten men eder ki bu ayrıca çekici ve otopark ücreti ödeyeceğiniz anlamına da gelir.

Karşı taraf ya da sigortacısı araç hasarını sizden dava yolu ile talep edebilir dava masrafları ve avukatlık ücreti ile yüksek bir meblağ ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Eğer aracınız ölümlü ya da yaralamalı bir kazaya karışmış ise ve size verilen kusur oranı kadar karşı tarafa sizi ekonomik olarak yıkıma uğratacak kadar yüksek tazminatlar ödemeniz gerekir siz farkında olmadan karşı taraf güvence hesabına başvurup tazminatı alır ve güvence hesabı aleyhinize dava açarak bu meblağı icra yoluyla tahsil eder.

Sigortasız kaldığınız süreye göre trafik poliçenizi normalden çok daha yüksek meblağlara yaptırmak zorunda kalırsınız.

Sigortasız kaldığınız süre sigorta şirketleri kaydında göründüğü için araç alım satımlarında sigortasız süreye ilişkin şüphe duyularak bu dönemde kaza yapıp yapmadığınızı ispatlayamadığınızdan aracınızın satış değeri düşebilir.

Tüm bu sebeplerle trafik poliçenizin bitiş tarihini not edip bitmeden yaptırmayı unutmayın.



Devamını Oku

Anlaşmalı Tutanak İtirazı Nasıl Yapılır ?

UYARI 


Telefon ile ya da e posta yolu ile bu yazı ile ilgili hususlarda DANIŞMA hizmeti verilmemektedir. Sitemizden ya da başka kaynaklardan edindiğiniz bilgilerle avukatınız olmadan hak aramaya çalışmanız size zarar verebilir.İş bu yazı değişen mevzuat karşısında güncelliğini yitirebilir

Anlaşmalı Tutanak Nedir?
Anlaşmalı kaza tespit tutanağı, başka bir araç ile trafikte kaza yaptığınızda diğer araç sürücüsü ile tutanak doldurmak hususunda  ve olayın oluş şeklinde anlaştı iseniz polis çağırmanıza gerek olmadan düzenlediğiniz tutanaktır.Burada unutulmaması gereken en önemli husus bu tutanağın amacı tarafların aralarında kimin kusurlu olduğuna dair karar vermesini sağlamak değildir.

Bu tutanak esas olarak sigorta şirketleri açısından hüküm ifade eder dolayısıyla kazaya karışan sürücülerin tek yapması gereken olayın nasıl olduğunu açık bir biçimde anlatarak buna uygun bir kroki çizmektir.

1 Nisan 2008 tarihinde polis beklenmesi nedeniyle trafiğini tıkanmasını engellemek amacıyla yürürlüğe girmiş olup yalnızca araç hasarı ile sonuçlanan kazalarda, kaza yapanlar tutanak tanzim edebilirler,yaralamalı, ölümlü kaza ya da bariyere araç dışında başka bir şeye çarparak zarar verdiğinizde polisi aramaya devam etmelisiniz.

Tutanak Tutulduktan Sonra Ne olur?

Eğer araçların her ikisinin de sigortası yok ise tuttuğunuz tutanak pratikte bir anlam ifade etmez zira tutanağın amacı sigorta şirketlerinin kendi aralarında kusur durumunu belirlemesidir.Kusur oranları Trafik polisinin belirlediği oranlar ile aynı değildir  kazaya karışan her bir araç için %0, %50 ve %100 şeklindedir.Eğer sigorta şirketleriniz sizin tuttuğunuz tutanağa göre aralarında kusur konusunda mutabık kalır ise hasarınızı kusur durumuna göre kusurlu tarafın sigorta şirketinden talep edebilirsiniz.

Eğer sigorta şirketleriniz kendi aralarında kusur durumu hakkında üç iş günü içerisinde mutabık kalamazlar ise  kusur konusunda kesin karar verilmesi için talep Komisyona iletilir. Komisyon da üç  iş günü içerisinde kararını verir.

Kaza yaptığınız kişinin  sigorta şirketi de sizinki ile  aynı ise sizde  http://www.sbm.org.tr adresindeki "Online İşlemler Menüsü" altındaki "Kaza Tespit Tutanağı İtirazı" adımından kusur konusunda sigorta şirketince verilmiş karara itiraz edebilirsiniz.Eğer aynı değil ise sigorta şirketlerinin kendi aralarında mutabık kaldıkları sizi kusurlu gösteren karara sigorta şirketiniz itiraz eder ancak komisyon itirazı reddederse bu durumda sigorta şirketiniz açısından kesinleşir.



Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan, “Yalnız Maddi Hasarla Sonuçlanan Trafik
Kazalarında Taraflarca Doldurulacak Kaza Tespit Tutanaklarına İlişkin 2007/27 sayılı Genelge”
hükümlerine göre sigorta şirketlerinin, yokluklarında kusur oranında mutabık kalmaları sigortalı
ve sürücüler ile mağdurlar yönünden bağlayıcı değildir.İddia edenler yönünden genel hükümlere göre aksini ispat mümkündür.Yani bu kusur oranı sadece sigorta şirketleriniz açısından bağlayıcıdır sizin açınızdan bir anlam ifade etmez ama sigorta şirketi sizin kusura yönelik itirazlarınızı da artık dinlemez.

Peki kusur oranının farklı olduğunu düşünüyorsanız bu durumda ne yapacaksınız ?

Komisyonun aleyhinize sonuçlandırdığı kazanızla ilgili itirazı, Sigorta Tahkim Komisyonu veya zararınızın durumuna göre asliye / ticaret  mahkemesine açacağınız tazminat davası yoluyla yapabilirsiniz.Bu durumda sizlere tavsiyem uzman bir avukata danışarak hareket etmenizdir talep edebileceğiniz bu durum değer kaybı / kar kaybı, manevi tazminat gibi salt araç zararının dışında kalan kısımların değerlendirilmesi açısından son derece önemlidir.





Devamını Oku

Trafik Sigortası Yük Zararını Öder mi ?

Trafik Sigortalı Araçta Bulunan Emtia Teminat Kapsamında Değildir Ancak Karşı Araçtaki Teminat Kapsamındadır.


Gerek, Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının 3/d maddesi, gerekse, bu hükmü biraz daha açıklığa kavuşturan İhtiyari Trafik Sigortası Poliçesi Genel Şartlarının 3/d maddesi hükümlerine göre, zorunlu ve ihtiyari trafik sigortalarında bu poliçeyle sigorta kuvertürü altına alınan araçlarda taşınan eşyalarda meydana gelen zararlar sigorta teminatı dışında bırakılmıştır.

Bunun dışındaki hallerde, yani bu araçların üçüncü kişilere ait araçlara çarpması sonucu, o araçlarında taşınan eşyaların zarar görmesi halinde, bu zararın sigorta teminatı dışında bırakılmasına ilişkin genel şartlarda bir düzenleme bulunmamaktadır.

Esasen, böyle bir daraltıcı düzenleme, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91 nci maddesi yollaması ile olayda uygulanması gereken aynı yasanın 85/1 nci maddesine göre mümkün değildir.

Hatta Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapan Tarife ve Talimat uyarınca araç dışında diğer maddi varlıklara ilişkin teminat tutarı araç başına değil kaza başına maddi teminat tutarına eşittir.Zarar hesabı yapılır iken bu husus atlanmamalıdır.

Zaten sigortalı araçta taşınan yük açısından durumu inceler isek üçüncü kişi tarafından taşınmak üzere motorlu araç işletenine teslim edilen yük bakımından, taşıtan durumunda olan işleten ile malı taşıttıran kimse arasında TTK.nun 768. ve onu izleyen maddelerde düzenlenmiş bulunan eşya taşıma sözleşmesi ilişkisi vardır. Taşıyıcının sorumluluğu bu gibi hallerde tehlike sorumluluğuna tabi olmayıp, akdi ilişkiden kaynaklanan kusur esasına dayandığından, bu tür zarar trafik sigortası kapsamında kabul edilemez.


Aşağıda örnek bir Yargıtay Kararı paylaşılmaktadır.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ  2001/1876 Esas 2001/4163 Karar '' ...Davacı vekili, müvekkili şirkete nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan ve dava dışı Nihat Çınara ait ev eşyalarının, Güloğlu Nakliyat tarafından...plakalı araçla taşındığı sırada, davalıların zorunlu trafik sigortacısı ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın çarpması nedeniyle, eşyaların hasarlandığını ileri sürerek, müvekkilince sigortalısına ödenen 2.000.000.000.- TL.nın 23.11.1999 ödeme tarihinden itibaren reeskont oranında faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Sigorta AŞ ve...Sigorta AŞ vekilleri, ...plakalı aracın müvekkili şirkete zorunlu mali sorumluluk ve ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olup, Trafik Sigortası Genel Şartlarının 3/d maddesi uyarınca olayın teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemişler, ayrıca davalılardan ... Sigorta A.Ş. vekili, poliçe limitinin tazmin edildiğini de açıklamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 3/d maddesine göre, zarar görenlerin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında araçta veya römorkta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlardan dolayı işletene karşı ileri sürülecek taleplerin sigorta teminatı dışında olduğu, Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 3/e maddesinde de benzer düzenleme bulunduğu, dava konusu hasarın gerek Zorunlu, gerekse İhtiyari Trafik Sorumluluk Sigortası teminatı dışında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere dava, davacı sigortacıya taşıma rizikolarına karşı sigortalı emtianın, dava dışı...plaka sayılı araçla taşınırken, davalı sigortacılara zorunlu ve ihtiyari mali sorumluluk sigortaları ile sigortalı aracın çarpması sonucu, taşınan sigortalı emtianın zarara uğraması nedeniyle, davacı sigortacının taşıma sigortası gereğince kendi sigortalısına ödediği hasar bedelini, bu zarara neden olan taşıyıcı araca çarpan dava dışı aracın sigortacılarından rücuen tahsili istemine ilişkindir.

Gerek, Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının 3/d maddesi, gerekse, bu hükmü biraz daha açıklığa kavuşturan İhtiyari Trafik Sigortası Poliçesi Genel Şartlarının 3/d maddesi hükümlerine göre, zorunlu ve ihtiyari trafik sigortalarında bu poliçeyle sigorta kuvertürü altına alınan araçlarda taşınan eşyalarda meydana gelen zararlar sigorta teminatı dışında bırakılmıştır. Bunun dışındaki hallerde, yani bu araçların üçüncü kişilere ait araçlara çarpması sonucu, o araçlarında taşınan eşyaların zarar görmesi halinde, bu zararın sigorta teminatı dışında bırakılmasına ilişkin genel şartlarda bir düzenleme bulunmamaktadır. Esasen, böyle bir daraltıcı düzenleme, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91 nci maddesi yollaması ile olayda uygulanması gereken aynı yasanın 85/1 nci maddesine göre mümkün değildir.

Bu durum karşısında mahkemece, davalıların bu yöne ilişkin savunmaları reddolunarak, iddia ve diğer savunmalar incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, genel şartların yanlış yorumuna dayalı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir...''

Devamını Oku