İnşaat ( All Risk ) Sigorta poliçelerinden kaynaklı hasarlar

İnşaat ( All Risk ) Sigorta poliçeleri sigortalıya poliçe üzerine konulan bir çok kloz ile bir takım yükümlülükler yüklemektedir.Şirketten şirkete metni değişen bu klozlar genel de yurtdışında bulunan reasürörler tarafından genel olarak oluşturulmakta bu sebeple matbu klozlar inşaat işinin her olayda farklı bir özellik göstermesi nedeni ile uygulamada sigortalı ile sigorta şirketi arasında uyuşmazlıklara yol açabilmektedir.Aşağıda verilen emsal Yargıtay kararıda bu hususları somut olayda incelemiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2013/12223 K. 2014/14479 T. 25.9.2014


ÖZET : Dava, inşaat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, aralarında inşaat mühendisi ve sigorta hukukçusu bulunan yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, sözleşmedeki klozun tüm hükümlerinin tek tek incelenmesi suretiyle davacının projenin çizimi ve gerçekleştirilmesi sırasında gerekli tedbirleri alıp almadığının, dolayısıyla meydana gelen hasarın teminat kapsamında bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Sigorta poliçesinin "Toprak Kaymasına Bağlı Enkaz Kaldırma Klozu" klozuna göre, sigortalı malzemenin çıkarılması giderlerini aşan enkaz kaldırma giderleri ile gerekli ve yeterli önlemlerin zamanında alınmamış olması nedeniyle kayan ve bozulan setlerin inşası giderleri karşılanmaz. Davalı vekilince de mahkemece alınan bilirkişi raporunda, hasar bedeli tespit edilirken bu hükmün nazara alınmadığı yönünde itirazda bulunulmuş, alınan ek bilirkişi raporunda da davalı vekilinin bu itirazı karşılanmamıştır. Bu durum karşısında mahkemece, kabul şekli bakımından, hasarın teminat kapsamında kaldığı sonucuna varılması halinde, davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi sırasında, davalının 111 numaralı kloz hükmüne dayalı itirazları karşılanmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması dahi doğru olmamıştır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 15/04/2013 tarih ve 2011/682-2013/167 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 23/09/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili dinlenildikten sonra duraşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin yapımını üstlendiği ve davalı şirkete sigortalı bulunan inşaatta, 05/03/2010 tarihinde üst kotta yer alan TOKİ 24 Derslikli Görükle Lisesi inşaatından, yoğun yağış neticesi oluşan toprak ve çamur akıntısının inşaata girmesi sonucu hasar meydana geldiğini, davalı sigorta şirketinin, müvekkiline ait projenin uygulanması sırasında poliçenin 110 numaralı klozunda belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmediği gerekçesi ile tazminat ödemediğini, oysa müvekkilinin inşaatında hasar meydana gelmesinin sebebinin, üst kotta devam eden okul inşaatını yapan F... Çelik İnş. Ltd. Şti.'nin, inşaatının önüne herhangi bir önlem almadan kazıdan çıkan dolgu maddesini depolanması olduğunu, hasarın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek, şimdilik 65.197,80 TL'nin hasar tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, somut olayda bir tedbir alınması gerekiyorsa bunun davacı tarafından değil, dava dışı TOKİ 24 derslikli lise inşaatını yapan şirket tarafından yapılması gerektiği, davacının tedbir alma yükümlülüğünün, rizikonun gerçekleşmesine kesin gözüyle bakılabildiği andan sonra doğacağı, olayda rizikonun gerçekleşmesine kesin gözüyle bakılabildiği bir hal olmayıp davacının alabileceği bir tedbirin de bulunmadığı, dolayısıyla meydana gelen zarardan poliçe kapsamında davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 48.604 TL'nin 05/03/2010 olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- ) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- ) Ancak dava, inşaat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı şirkete sigortalı inşaatının uğradığı hasar bedelinin teminat kapsamında bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa miktarının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır. Dava konusu sigorta poliçesinin "Yağış, Sel ve Seylap Riskleri İle ilgili Güvenlik Önlemlerine Ait Garanti Klozu" başlıklı 110 numaralı klozda, bu kapsamda meydana gelen zararların ancak, söz konusu projenin çizimi ve gerçekleştirilmesi sırasında gerekli emniyet tedbirlerinin alınması ön koşuluyla teminata dahil olduğu, gerekli emniyet tedbirlerinden kastın ise plan ve proje hazırlığı safhasında yapılan hesaplamalarda ve projenin uygulanması sırasında, sigortalı inşaat alanıyla ilgili tüm sigorta süresini kapsamak üzere 20 yıllık bir dönüşüm süresini dikkate alacak şekilde meteorolojik veri ve istatistiklerden yararlanmak olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla anılan kloz hükmü uyarınca yağış nedeniyle meydana gelen hasarın teminat kapsamında kalabilmesi, projenin çizimi ve daha sonra da uygulanması esnasında, maddede belirtilen gerekli emniyet tedbirlerinin alınmasına bağlıdır.
Mahkemece bu konuda görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda ise daha çok kurtarma tedbirlerinde söz konusu olabilecek ilkelerden hareketle gerekli tedbirleri alma yükümlülüğünün, rizikonun gerçekleşmesine kesin gözüyle bakılabildiği andan sonra doğacağı bildirilmiş, ayrıca hasarın nedeninin yüksek kottaki inşaatı yapan dava dışı F... Çelik İnş. Ltd. Şti.'nin davacıya ait inşaat ile arasındaki alana toprak dolgu yapması olduğu, bu şirketin alması gereken tedbirleri almanın davacıdan beklenemeyeceği belirtilmiştir. Üst kotta inşaat yapan şirketin alması gereken tedbirleri almanın davacıdan beklenemeyeceği açık ise de dosyaya sunulan Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 20.07.2010 tarihli tespit bilirkişi raporunda, alt kottaki davacıya ait inşaatta gerekli önlemlerin alınması ( istinat duvarı yapılması ) halinde, üst kottaki kazı malzemesinin yapıya zarar vermeyeceği bildirildiği gibi bu şekilde bir dolgu malzemesi olmadığı halde, davacıya ait inşaatın bitişiğindeki zeytinlikten de davacı inşaatına doğrıı kaymalar olmuştur. Esasen dava konusu uyuşmazlıkta davacının kusurlu olup olmadığından ziyade, anılan kloz hükmü uyarınca gerekli tedbirleri alıp almadığı önemlidir.
O halde mahkemece, aralarında inşaat mühendisi ve sigorta hukukçusu bulunan yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, anılan klozun tüm hükümlerinin tek tek incelenmesi suretiyle davacının projenin çizimi ve gerçekleştirilmesi sırasında gerekli tedbirleri alıp almadığının, dolayısıyla meydana gelen hasarın teminat kapsamında bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3- ) Yine anılan sigorta poliçesinin "Toprak Kaymasına Bağlı Enkaz Kaldırma Klozu" başlıklı 111 numaralı klozuna göre, sigortalı malzemenin çıkarılması giderlerini aşan enkaz kaldırma giderleri ile gerekli ve yeterli önlemlerin zamanında alınmamış olması nedeniyle kayan ve bozulan setlerin inşası giderleri karşılanmaz.
Davalı vekilince de mahkemece alınan bilirkişi raporunda, hasar bedeli tespit edilirken bu hükmün nazara alınmadığı yönünde itirazda bulunulmuş, alınan ek bilirkişi raporunda da davalı vekilinin bu itirazı karşılanmamıştır.
Bu durum karşısında mahkemece, kabul şekli bakımından, hasarın teminat kapsamında kaldığı sonucuna varılması halinde, davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi sırasında, davalının 111 numaralı kloz hükmüne dayalı itirazları karşılanmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması dahi doğru olmamış, kararın bu nedenle de davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, ( 2 ) ve ( 3 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2014/4754 K. 2014/11262 T. 12.6.2014


ÖZET : Dava, inşaat All Risk Sigorta poliçesi ile sigortalanan işyerinde yaralanan işçiye davacı sigortalı yüklenici tarafından ödenen tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da kazanın bakım devresinde meydana geldiği belirtilmiş ise de, meydana gelen iş kazasının saat kaçta vuku bulduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Ayrıca bilirkişi tarafından hangi rizikoların bakım devresinde teminat kapsamında olduğu hususu incelenip değerlendirilmemiş, davalı Sigorta Şirketi bu yönden rapora itirazlarda bulunmasına rağmen ek rapor aldırılmadığı gibi mahkemece de bu husus tartışılmamıştır. Bu durumda mahkemece anılan hususun değerlendirilmesi ve gerektiğinde aynı bilirkişiden ek rapor ya da yeni bir bilirkişiden başka bir rapor alınarak, kazanın saat kaçta meydana geldiği, rizikonun inşaat süresinde mi yoksa bakım devresinde mi gerçekleştiği, bakım devresinde meydana gelmiş ise kazanın poliçe teminatı dahilinde olup olmadığının işbu poliçenin eki olan inşaat All Risk Sigortası ve 3. Şahıs Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları da incelenmek suretiyle belirlenmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 23/10/2013 tarih ve 2012/440-2013/582 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili tarafından yapımı üstlenilen, davalı tarafından inşaat all risk poliçesi ile sigortalı otoyol inşaatında 28.09.2002 tarihinde meydana gelen iş kazasında bir işçinin yaralandığını, açılan tazminat dâvasının kesinleşmesi üzerine 13.06.2012 tarihinde müvekkilinin kusuruna isabet eden tutar için 24.365 TL ödeme yapıldığını, 2.500 USD muafiyet tenzilinden sonra kalan kısmın tahsili için davalı aleyhine başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, takibin devamını, davalı aleyhine % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuş, bakım devresinin başlaması nedeniyle rizikonun poliçenin vade tarihi içinde gerçekleşmediğini, gerekli güvenlik önlemleri alınmadığından zararın teminat kapsamında olmadığını, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, meydana gelen iş kazasının poliçedeki 3. şahıs mali mesuliyet teminatı dahilinde olduğu, zamanaşımı süresinin rücu hakkının doğum tarihi ile başlayacağı, alacağın likit kabul edileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, icra dosyasına vaki itirazın iptaline, asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- )Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve 3. Şahıs Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları'nın 8. ve 9. ve 6762 sayılı TTK'nın 1292/1. maddeleri gereğince sigortalının aleyhine dava açıldığının derhal sigorta şirketine bildirilmiş olmasına ve 3. kişiye ödeme yapıldıktan sonra 15 gün içinde sigorta şirketine takip başlatılması nedeniyle zamanaşımı süresinin dolmamış olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- )Dava, inşaat All Risk Sigorta poliçesi ile sigortalanan işyerinde yaralanan işçiye davacı sigortalı yüklenici tarafından ödenen tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkin olup, davalı kazanın bakım devresinde meydana geldiğini, bakım devresinde meydana gelen iş kazasının ise teminat dışı olduğunu savunmuştur. Taraflar arasında düzenlenen poliçede inşaat süresi 28.09.1998-28.09.2002; bakım devresi ise 28.09.2002-28.09.2003 olarak gösterilmiş ve poliçenin sigorta süresi başlıklı 3.1 maddesinde poliçe ile verilen teminatın 28.09.1998 günü öğleyin saat 12.00'da başlatılacağı, 28.09.2002 günü öğleyin saat 12.00'de sona ereceği belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da kazanın bakım devresinde meydana geldiği belirtilmiş ise de, 28.09.2002 tarihinde meydana gelen iş kazasının saat kaçta vuku bulduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Ayrıca bilirkişi tarafından hangi rizikoların bakım devresinde teminat kapsamında olduğu hususu incelenip değerlendirilmemiş, davalı Sigorta Şirketi bu yönden rapora itirazlarda bulunmasına rağmen ek rapor aldırılmadığı gibi mahkemece de bu husus tartışılmamıştır. Bu durumda mahkemece anılan hususun değerlendirilmesi ve gerektiğinde aynı bilirkişiden ek rapor ya da yeni bir bilirkişiden başka bir rapor alınarak, kazanın 28.09.2002 günü saat kaçta meydana geldiği, rizikonun inşaat süresinde mi yoksa bakım devresinde mi gerçekleştiği, bakım devresinde meydana gelmiş ise kazanın poliçe teminatı dahilinde olup olmadığının işbu poliçenin eki olan inşaat All Risk Sigortası ve 3. Şahıs Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları da incelenmek suretiyle belirlenmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

0 yorum to “ İnşaat ( All Risk ) Sigorta poliçelerinden kaynaklı hasarlar ”

Yorum Gönder

Sadece uygun görülen yorumlar, iletişim bilgileri var ise yanıtlanacaktır.